11 ayın sultanı Ramazan yine bereketiyle geldi. Akşam vakitleri özellikle teravih namazları nedeniyle camiler dolup taşıyor. Çarşılar gündüz evden çıkmayanlarla dolup taşıyor.
“Ramazan ekonomisi” adını vere bileceğimiz bir hareketlilik var piyasada her akşam. Esnaf, gündüz kazanmasa da iftardan sonra fazlasıyla kazanabiliyor. Yediğimiz yemeklerin tadını da gerçekten aldığımız aydır Ramazan.
Nimetlerin kıymetini anladığımız, yardıma muhtaç insanların durumu hakkında daha net fikirler edindiğimiz bu ayda, Ramazan’ın ruhuna yakışır bir şekilde davranıyor muyuz? Ramazanın özü olan iyilik, yardım, cömertlik gibi kavramları hayatımıza tatbik edebiliyor muyuz?
Nasıl olmalıyız Ramazanda?
Asgarisini söyleyeyim.
Öncelikle oruç tutanlara saygılı olunmalı, yanlarında sigara içilmemelidir. Oruçlu birinin yanında yemek içmek de kimsenin tasvip edebileceği bir şey değil.
Özellikle iş yeri sahipleri, patronlar, bu ayda çalışanlarına fazla yüklenmemeli, işleri kolaylaştırma yolunu seçmelidirler.
Çevremizde varsa yardıma muhtaç, elimizden geldiğince yardım etmeli ve çevremizi de bu konularda yönlendirmeliyiz.
Çocuklar var bir de…
Onlara dinimizi, güzel ahlakı ve camileri sevdirmek için Ramazan büyük bir vesiledir. Çocukların ellerinden tutun onlarla camiye gidin.
Oruç tutup tutmamakta herkes serbesttir, vicdan hürriyeti var; ancak ben tutmayanlara en azından birkaç gün tutun diye tavsiyede bulunmak istiyorum.
Deneyin derim!
Çoğun şeyin değerini daha iyi anlar ve yediğinizin içtiğiniz tadını daha güzel alırsınız.
Batmanlı hemşerilerime şu tavsiyede de bulunmak isterim. Belediyenin Atatürk Parkında düzenlediği iftar etkinliğine katılabilirsiniz.
Bir değişiklik olur…
Hayırlı Ramazanlar.