Türkiye'de kredi kartı kullanımında son yıllarda ciddi bir artış yaşandığını belirten Avukat Muhammed Ali Özdemir, Bankalararası Kart Merkezi verilerine göre haziran ayı itibarıyla kredi kartı sayısının 135 milyonu aştığını hatırlattı.
Bu sayının, neredeyse her yetişkinin en az bir kredi kartına sahip olduğu anlamına geldiğini vurgulayan Özdemir, kredi kartı kullanımının artık toplumsal bir gerçeklik haline geldiğini ifade etti.
Kredi kartlarının genellikle bir kolaylık aracı olarak lanse edildiğini söyleyen Özdemir, bunun gerçeği yansıtmadığını belirterek, "Kredi kartı bilinçsiz kullanıldığında kişiyi özgürleştiren değil, köleleştiren bir zincire dönüşebiliyor." dedi.
Bankaların limit politikalarına da değinen Özdemir, BDDK düzenlemelerine göre ilk yıl kredi kartı limitinin aylık net gelirin iki katıyla sınırlandırıldığını, ikinci yıldan itibaren bu sınırın dört kata çıkarılabildiğini hatırlattı.
Ancak uygulamada bankaların agresif müşteri kazanma politikaları nedeniyle, asgari ücretle çalışan kişilere maaşlarının kat kat üzerinde limitler verilebildiğini vurgulayan Özdemir, bu durumun tüketici lehine gibi görünse de "yüksek limitlerin gelirle uyumsuz harcamalara ve borç sarmalına yol açtığını", icra dosyalarının önemli bir kısmının kredi kartı borçlarından kaynaklandığını dile getirdi.
"Yüksek limitler kişiyi iflasa götürür"
"Türkiye'de son yıllarda icra dosyalarının önemli bir kısmı kredi kartı borçlarından kaynaklanıyor." diyen Özdemir, "Yani aslında, gelirden bağımsız yüksek limit verilmesi bireyleri korumak yerine onları iflasın eşiğine getirebiliyor." dedi.
Sorunun sadece ekonomik değil hukuki bir boyutunun da bulunduğunu ifade eden Özdemir, aşırı borçlanma halinde icra takibinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.
"Tuzağa düşmemelisiniz"
Risklerin azaltılması için vatandaşlara uyarılarda bulunan Özdemir, şunları söyledi:
"Asgari tutarı ödeme tuzağına düşmemek gerekir. Asgari tutarı ödemek borcun kapanması anlamına gelmez, bilakis faiz katlanarak artar. Kişi geliri kadar harcama yapmalıdır. Aylık net geliri aşan harcama kredi kartına yüklenmemelidir. Taksitlere dikkat etmek gerekir. Uzun vadeli taksitler, gelecekteki gelirini ipotek altına almak demektir. Kartı kredi değil, ödeme aracı gibi görmek lazım. Kredi kartı aslında bir borçlanma değil, nakit yerine kullanılan bir araç olmalıdır."
Ayrıca, borcun ödenmemesi halinde maaş haczi ve mal varlığına el konması gibi ciddi hukuki sonuçlarla karşılaşılabileceğini de hatırlatan Özdemir, vatandaşların bu konuda mali ve hukuki bilinç geliştirmesinin hayati önem taşıdığını sözlerine ekledi.