KÜLTÜR-SANAT

Bakır kaplarda pişen yemekler daha lezzetli olur

Gaziantep Bakırcılar Çarşısında 65 yıldır bakırcılık yapan bakır ustası Cahit Çalı, günümüzdeki bazı hastalıkların insanların bakır kullanımını bırakmasından sonra ortaya çıktığını kaydetti.

75 yaşındaki Çalı, mesleğini halen severek icra ettiğini, ancak yetiştirecek çırak bulamadıklarından mesleklerinin bitme aşamasına geldiğini ifade etti.

Bakırda kaplarda pişirilen veya yenilen yemeklerin zehirlediğinin gerçeği yansıtmadığını dile getiren Çalı, bakırın yemek için pişirilen sebzelerin üzerindeki kiri çektiğini ve tertemiz hale getirdiğini kaydetti.

"Yetişen kimse kalmadı"

Mesleklerin yok olma nedeni olarak yetişen ustaların olmamasına bağlayan Çalı "Benim çocukluk yıllarımda her dükkânda 8 ile 10 arası çırak bulunurdu. O zaman işler tamamen bakır üzerinden dönüyordu. Sonra 30 seneye yakın bu meslek kayboldu. Çelik ve alüminyuma dönüldü. Millet çelik ve alüminyumdan usanınca 15 senedir tekrar bakıra döndü. Bakıra dönüldü ama yetişen kimse kalmadı.  Çırak yok diye 30 yaşındaki oğlumu yanımda çalıştırıyorum.  Ne bakırcılarda ne de kalaycılarda çırak yok. Mesleği ne öldürür? Yeni yetişen nesil olmasa o öldürür. Çırak gelse yetiştiririz, fakat çırak gelmez. Çok zor benim işim. Burada kezzap kokusu, tuz ruhu kokusu var. Şimdiki çıraklar masa başı iş istiyorlar buraya gelirler mi hiç? Onun için meslek ölüyor." dedi.

"Yetiştirilecek usta 10 yaşında başlamalı mesleğe"

65 yıldır bakırcılık yapan Çalı, bir çocuğun henüz küçük yaşlarda işe başlamasının mesleği öğrenmesi için ön şart olarak değerlendirdi.

Çalı "18 yaşına kadar liseye gidiyor çocuk mecburen. 18 yaşından sonra benim yanıma gelen çocuk ne öğrenecek. Bir sene çalıştıktan sonra da askere gidecek. Gelir burada çalışır mı adam? Çalışmaz. 10-12 yaşındaki çocuk çekirdekten yanıma gelmese bu mesleği öğrenemez. " ifadelerini kullandı.

"Bakır pişen sebze ve meyvelerin kirini alır"

Bakırın birçok özelliği olduğuna değinen Çalı "Bundan 40 sene evvel verem mi, kanser mi, şeker mi vardı? İnsanlarda bir hastalık yoktu. Ne oldu, bu hastalıkların hepsi alüminyuma ve çelikten meydana geldi. Çelikten kazan olmaz. Parlak bir sac bu kadar. Çelik kazanın altında alüminyum var onu çıkarsan 200 gram gelmez kazan. Teneke aslında. Kiri pası tutmaz hepsi boğazına gidiyor. Ama bakır bir özelliği var. Yeni kalaylanmış bakır kazanda pişirilen yemek sonrası kazanın içi simsiyah olur. O siyahlık sabun ve deterjanla çıkmaz, biraz külle ovalayınca çıkar. Çünkü kazanda pişen meyvelerin pisliğidir. Bakır kazan meyvelerin pisliğini kendine yapıştırır, yemeği sana tertemiz verir. Sapsarı olur bakır, çelik sararmaz bembeyaz olur. Niye? Çelik o pisliği kendine yapıştırmaz." ifadelerini kullandı.

"Bakır süs eşyası haline geldi"

Bakırın günümüzde vitrinlerde süs olarak kullanıldığına dikkat çeken Çalı "Bir de diyorlar ki 'Bakır Adamı zehirler.' O bakır adamı zehirlemez. Bakır niye sevilmiyor. Çünkü bir emek ister yemeklerden sonra temizlenmesi var, küllenmesi var. Bunu küllemek ve temizlemek istemeyenlerin işine gelmiyor. Çelik tencereyi su ile çalkaladı mı davası bitiyor. Bakır şimdi süs eşyası haline geldi. Bir cezve de bir sefer kahve pişirildikten sonra atıyorlar. Bir tane şekerlik alıyor büfe süsü olarak sergiliyor. Bakır kazan alan nadir insan var. Bize gelen kaplar hep eski kaplar.  Birçok kap kalayladım hepsi eskiydi. Turistler yurt dışına çoğunlukla ayran bardağını götürtüyorlar. Bardağı kalaylamadan götürüp içine suyu doldurup sabaha kadar beklettikten sonra o suyu içiyorlar. Çünkü insana bakır vitamini lazım. Ben bu mesleğe 65 senemi verdim." ded.