BAŞKA BİR MEMLEKETİ HİÇ HAYAL ETMEDİM

Şöyle demişti bir düşünür: "Eğer yaşadığın yer senin cennetinse, ona sıkı sıkı sarıl ve sahip çık. Eğer değilse, derhal terk et."

Benim için yaşadığım toprak, memleketim, bu cümledeki cennetin ta kendisi oldu hep. Bu yüzden pasaportum bile yok. Elime pek çok fırsat geçti, inanır mısınız Bodrum’da yaşadığım yıllarda sadece kimlikle Yunan adalarına geçebilirdim. Ama aklımdan bile geçmedi. Çünkü yüreğimde başka bir toprak yeşermedi hiç.

Birçok insan Avrupa’ya gitme hayaliyle yanıp tutuştu. Kimileri gitti, kimileri dönmedi. Oysa ben, Avrupa hayali hiç kurmadım. Kuramadım. Kurmak istemedim. Çünkü benim hayalimdeki yer burasıydı; dağıyla, ovasıyla, insanıyla, kültürüyle, örfüyle, töresiyle...

Düşünün; Avrupa'da yıllar geçiren insanlar, sadece bir bayram için binlerce kilometre yol yapıyor. Sebebi ne olabilir? Elbette memleket özlemi. Toprağın çağrısı kolay kolay susturulmaz çünkü.

Bizim memleketimizin dört mevsimi var.

Vicdan var, merhamet var, insanlık var.

Düğünümüz var, taziyemiz var.

Sevincimiz de ortak, yasımız da.

Evet, başka ülkelere gidip daha çok kazanan, belki daha “rahat” yaşayan insanlar oldu. Ama bu “rahatlık” neye mal oldu? Ana-babadan, kardeşten, dosttan, komşudan, bayram sabahından, kandil akşamından... en önemlisi de vatan toprağından kopmak pahasına elde edilmiş bir rahatlık ne kadar kıymetli olabilir?

Kültür kaybı en büyük kayıptır.

Kendi örfünü unutan, çocuklarına memleketi tanıtamayan biri kazansa ne yazar?

Nazım Hikmet'in “Memleketim” şiirini sürgünde yazdığını hatırlatırım. Şükran Ay okurken, gözleri dolan nice insan gibi ben de o dizelerde vatana olan hasreti hissettim.

Tarihi biraz kurcalarsanız, Avrupa’nın, Amerika’nın, İngiltere’nin, Rusya’nın nice acıya ve gözyaşına neden olduğunu görürsünüz. Onların tarihindeki “medeniyet”in altı kanla çizilidir çoğu zaman.

Ben ise, bu ülkenin bir çakıl taşını dünyaya değişmem. Çünkü taş, her zaman yerinde ağırdır.

Eğer Avrupa’da işçimiz varsa, bu onların ihtiyacındandır. Bugün vize almak bile kolay mı? Avrupa ya da Amerika size kapılarını gönül rahatlığıyla açıyor mu?

Cumhuriyetimiz 101 yaşında. Daha yolun başındayız belki, ama attığımız her adım umut veriyor. Tarımda, sanayide, hukukta, teknolojide yol alıyoruz. Avrupa birlik olup birbirini desteklerken biz tek başımıza ayakta kalmaya çalışıyoruz. Ve buna rağmen başarıyoruz.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi: "Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur."

Bu topraklar bize ecdadımızdan bir emanet. Biz bu emaneti, en çağdaş, en üretken, en çalışkan, en onurlu ve bağımsız haliyle gelecek nesillere bırakmak zorundayız. Çünkü vatanın küçüğü büyüğü olmaz; vatan, vatan gibi hisseden yüreklerle büyür.

Bu ülkede din ayrımı yok, ırk ayrımı yok. Kimse kimseye renginden dolayı hor bakmaz. Hukuk var, adalet var, laiklik var. Herkes istediği gibi yaşar, çalışır, okur, yükselir.

Ben başka bir memleket hayal etmedim.

Çünkü benim cennetim burası.

Benim ana yurdum, burası.

Pasaportum yok; çünkü hiç gerek duymadım.

Gidecek başka bir yer aramadım.

Memleket dediğin yer, sadece doğduğun değil, doyduğun değil; aidiyet hissettiğin yerdir.

Benimki tam da burası.

Hoşça kalın.

Kalın bu topraklarda.

Tutunun birbirinize, sıkı sıkı.