Geçtiğimiz günlerde Turgut Özal Bulvarı’nda bir sokak röportajına denk geldim. Muhabir vatandaşa mikrofonu uzattı, "Batman’da boşanmalar artmış, sizce nedeni nedir?" diye sordu. Cevap veren vatandaşın söylediklerini ne muhabir ne de izleyenler tam anlayabildi. Ama ben, Batman’da boşanmaların neden bu kadar arttığını çok net biliyorum. Çünkü şehirde yaşanan değişim, dönüşüm ve çöküşü hepimiz gözlerimizle görüyoruz.
Her şeyden önce, hayır, bu durumun başlıca sebebi ekonomi değil.
Batman’da boşanmanın en büyük nedenlerinden biri uyuşturucu ve alkol bağımlılığı. Maalesef bu iki illet giderek yayılıyor. Bu maddeleri kullanan erkekler eşlerini, çocuklarını ihmal ediyor; evlerini dağıtıyor. Ailede huzur kalmıyor ve sonuç kaçınılmaz olarak boşanma oluyor.
Şehirde yaklaşık üç bin okey ve çay salonu var. Özellikle erkekler, akşam yemeği dahi yemeden bu mekânlara koşuyor. Bu alışkanlık her gün tekrarlanıyor, eşler ihmal ediliyor, evler yalnızlaşıyor. Aileler sosyolojik olarak çöküyor.
Sosyal medya da evlilikleri yıkan önemli bir etken. Eşler birbirine şüpheyle yaklaşıyor, telefonlara şifre koymalar başlıyor. Güvensizlik artıyor, tartışmalar büyüyor ve sonunda boşanma kaçınılmaz hale geliyor.
Boşanmaların bir diğer gerekçesi de gelinlere takılan altınların, mehirin evliliğin hemen ardından damat tarafından satılması ve yerine konmaması. Bu durum, güven kaybına ve büyük kavgaların fitilini ateşliyor.
Güzellik merkezlerinin cazibesi, sosyal medyada gördükleri lüks hayatlar ve birbirine duyulan kıskançlık, kadınların ve erkeklerin gerçek hayattan uzak beklentiler içine girmesine yol açıyor. Bu da mutsuz evlilikleri çoğaltıyor.
Kadınlar artık evlilikte sadece “eş” değil, söz sahibi birey olmak istiyor. Eskiden tek taraflı işleyen evlilik anlayışı değişiyor. Ancak bu değişim, taraflar arasında denge kurulamadığında çatışmaları artırıyor.
Gençler evlenmeden önce birbirlerini yeterince tanımıyor. Nişanlılık süreci kısa tutuluyor, gerçek karakterler ortaya çıkmadan düğün yapılıyor. Sonrası malum... Hayal kırıklığı ve ayrılık.
Artık etrafımız genç yaşta dul kalmış erkekler ve kadınlarla dolu. Eskiden örf, adet bir fren mekanizmasıydı. Şimdi ne gelenek kaldı ne sabır. Sevgi, saygı rafa kalktı. Herkesin hayali sadece mantık evliliği ve konforlu yaşam.
Gençlere tavsiyem: Evlilik bir oyun değil. Partnerinizi iyi tanıyın. Evlilik için acele etmeyin. Göz boyayan değil, gönül doyuran ilişkiler kurun. Çünkü evlilik sadece iki kişinin değil, iki hayatın birleşimidir.
Hoşça kalın…