Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi konu hakkında önemli bilgiler verdi. Depresyon bebekler de bile görülebilen bir hastalık. Bebeklik depresyonu 6.aydan sonra bebeğin anneden birden bire ayrılmasıyla ortaya çıkar. Annenin; vefatı, uzun süre hastanede kalması, başka bir şehirde ya da ülkede ikamet etmesi, çocuğuna bakım veremeyecek kadar ağır fiziksel ya da ruhsal hastalığının olması bebeklik depresyonunu ortaya çıkaran sebeplerdir.

Depresyon insan yaşamının her döneminde ortaya çıkabilen bir beyin hastalığıdır. Yani depresyon beynin kimyasallarındaki dengesizlikler sonucu ortaya çıkar ve kişiyi hayata karşı mutsuz, keyifsiz ve isteksiz yapar. Depresyonda olan kişi, başına gelen her şeyin sorumlusu olarak kendini görür ve kendini suçlar. Hayata hep olumsuz tarafından bakar. Gelecek ile ilgili beklentisi ümitsiz ve karamsardır. Kendisiyle ilgili değersiz ve sevilmez olduğu inancı vardır. Bu nedenle olayları olduğundan daha abartılı görür ve olayları hep genelleme yaparak yorumlar. Mesela “Böyle şeyler hep benim başıma gelir” der. Ya da resmin geri kalanını görmez ve 100 puanlık sınavdan 75 puan aldığında nasıl bu kadar yanlış yaptım diyerek kendini suçlar. Olayları kendine göre yorumlar ve keyfi çıkarsama yapar mesela arkadaşım beni aramadı sanırım artık benle konuşmak istemiyor” gibi çokça bilişsel çarpıtmalara başvurur.

Depresyon genetik aktarımlı bir hastalık olduğu için anne ya da babada depresyon varsa, tetikleyici faktörlerle çocukta ya da ergende da depresyon görülmesi muhtemeldir.

Depresyonun en önemli 2 belirtisi, isteksizlik ve tad alamamadır. Yani depresyonda olan kişinin içinden hiçbir şey yapma isteği gelmez zoraki şekilde yapsa da yaptığı şeyden keyif alamaz.

Çaresizlik hissi, düşük enerji, konsantrasyon azlığı, değersizlik ve suçluluk düşünceleri, iştah ya da kilo değişikliği depresyonun diğer belirtileri arasındadır.

Çocuklarda ve ergenler depresyon;Okula gitmek istememe, düşük özgüven, fobiler, karın ağrısı, bulantı ya da baş ağrısı şeklinde görülmekle beraber aşırı hareketlilik, huysuzluk, çabuk sinirlenme, yalan söyleme, evden ya da okuldan kaçma gibi davranış bozuklukları ile de görülebilir.

Depresyon beynin kimyasalları ile ilgili olduğunu söylemiştik. Mutluluktan sorumlu serotonin hormonu ve haz almadan sorumlu dopamin hormonu seviyeleri düşer ve çocuk ya da ergen mutsuz ve keyifsiz olur. Stres hormonları olan norepinefrin ve kortizol seviyelerinde de artış meydana gelerek çocuk ve ergeni huzursuz, öfkeli, kaygılı hisseder ve odaklanma problemleri yaşayarak öğrenme ile ilgili problemler yaşayabilir.

Bazı çocuklar ya da ergenler yaşadığı bu olumsuz duyguları içe atarken bazı çocuklar dışa vurur. Duygularını içe atan çocuk ve ergenler; utangaç, kaygılı ve bağımlı özellikler gösterir ve güvensiz hissederler. Bundan ötürü kendi ile ilgili olumsuz düşüncelere kapılarak depresyona daha eğilimlidirler. Duygularını dışa vuran çocuk ve ergenler ise davranış bozuklukları göstererek daha agresif ve saldırgan tutum sergilerler ancak bu çocukların da madde kullanımına yönelmeleri ve aykırı gruplara katılmaları da olasıdır.

7 yaş öncesi çocuğun dil becerisi yeterli olgunluğa erişmediği için tanı koymak zorlaşabilir. Ancak çocuğun yüz ifadesi, gösterdiği davranışlar, tepkiler ve beden duruşu bu tanın konmasını kolaylaştırabilir.

Genetik açıdan eğilim ve nörokimyasal düzensizliğin varlığı, çocuğu depresyona yatkın hâle getirir. Olumsuz hayat olayları ise yatkınlığa sâhip olan çocuklarda ve ergenlerde depresyon gelişmesini tetikler.

Anne ya da babanın vefatı, hastalığı, boşanması, ayrı şehirde yaşamaları ya da çok yoğun iş temposu ile çocuğun duygusal ihmal yaşaması, anne babanın çocuğuna sevgiden ve ilgiden mahrum bırakması, yaşanan göç ya da taşınma, aile içinde sürekli yaşanan çatışmalar, anne ya da babanın ruhsal bozukluğunun olması, ergen çocuğun karşı cinsle yaşadığı problem ve sınav stresi çocuk ve ergenlerdeki depresyonu tetikleyen nedenlerdir.

Ailelere önerilerim: Kafana takma, üzme kendini, boşver unut gitsin gibi sözler söylememelisiniz. Çünkü bunlar çocuğun kendi iradesinin dışında yani tamamen beyindeki hormonların düzensiz çalışmasıyla ortaya çıkan olumsuz duygu ve düşünceler olduğunu unutmamalısınız.