Biz Fakir Fukarayız Artık

Kimden söz ediyorum, maalesef asgari ücretli emekliden...

O emeklilerden biri de benim. Yani bu satırları yazarken sadece kendi adıma değil, milyonlar adına da konuşuyorum.

Geçen gün bir arkadaşla sohbet ediyoruz, ekonomi üzerine... Arkadaşım dedi ki:

“Biz artık fakir fukarayız.”

Söz öylesine söylenmiş gibi görünüyordu ama içime oturdu. Bir düşündüm:

İyi bir lokantada gönül rahatlığıyla yemek yiyebiliyor muyum? Hayır.

Evde kaliteli bir yemek yapabiliyor muyum? Hayır.

Çarşı pazarda istediğimi alabiliyor muyum? Hayır.

Kaliteli bir çorap alabiliyor muyum? Hayır.

Tatil? Hayır.

Arabam? Yok.

Evim, arsam, tarlam? Yok.

Yastık altında birikim? Yok.

Bankada para? O da yok.

İşte o an çay boğazımda düğümlendi. Arkadaşım bana dönüp “Ne oldu, sustun?” dedi.

Ne diyeyim... Fakir fukara olduğumu unutmaya çalışırken, bana yeniden hatırlattı.

Bunca yıl çalış, alın teri dök, prim öde... “Emekli olacağım, rahat edeceğim” diye hayaller kur. Sonra devlet sana açlık sınırının altında bir maaş bağlasın. “Geçinemiyoruz” deyince de birileri çıkıp “Şükret” desin.

Ben bu maaşı Allah’tan istemedim ki şükür edip başımın üstüne koyayım.

Benim istediğim tek şey, ödediğim primin karşılığı.

Yani hakkım olanı… Açlık sınırının üstünde bir maaş.

Ne fazlası, ne eksiği.

Bugün bir emeklinin maaşı 60 bin lirayken bir başkasının 17 bin lirada kalması hangi vicdana sığar? Bu adaletsizliği Allah da kabul etmez, kul da etmemeli.

Asgari ücretli emekliler fakir fukara sayılamaz, sahipsiz bırakılamaz. Biz buradayız, ayaktayız. Yıkılmadık, yıkılmayacağız.

Bu satırları tüm asgari ücretli emekliler adına yazıyorum.

Eğer kimse yoksa, bilin ki Aytekin Alptekin var.

Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun.

Hoşça kalın.