Boyun fıtığı vakalarının artış nedeni, teknoloji kullanımı sırasında yapılan hatalar, erken tanı ve ameliyatsız tedavi yöntemleri hakkında Fizyoterapist Mehmet Ateş, İLKHA muhabirine önemli açıklamalarda bulundu.
Boyun fıtığı vakalarının artmasının en önemli nedenine değinen Ateş, "Boyun fıtığı vakalarının artmasının en önemli nedeni, modern yaşam tarzına bağlı hareketsizlik ve postür bozukluklarıdır. Özellikle aşağıdaki faktörler son yıllarda bu artışı hızlandırmıştır." dedi.
Ateş, aşırı teknoloji kullanımının birçok hastalığı beraberinde getirdiği gibi, boyun fıtığını da ciddi anlamda etkilediği aktardı.
"Kronik stres, boyun ve omuz çevresinde sürekli kas kasılmasına neden olur"
Cep telefonu ve bilgisayar kullanımı sırasında yapılan hatalara dikkat çeken Ateş, "Teknolojik cihaz kullanımı; telefon, tablet, bilgisayar... Uzun süre baş öne eğik şekilde ekranlara bakmak, ‘Text neck’ (metin boynu) denilen duruma yol açar. Bu pozisyonda boyun omurlarına normalin birkaç katı kadar fazla yük biner, zamanla disklerde deformasyon gelişir ve fıtık oluşabilir. Diğer neden ise masa başı ve hareketsiz yaşam. Uzun süre oturarak çalışmak, özellikle ergonomik olmayan sandalyelerde veya yanlış duruşla, boyun kaslarında zayıflama ve dengesizlik oluşturur. Bu durum disklerin yükünü artırır. Diğer neden yanlış uyku pozisyonu ve yastık seçimi. Yüksek veya çok sert yastıklar, uzun süre yanlış pozisyonda uyumak, gece boyunca boyun omurlarını baskı altında tutar ve zamanla hasar oluşturur. Kronik stres, boyun ve omuz çevresinde sürekli kas kasılmasına neden olur. Bu da dolaşımı bozarak disklerin beslenmesini olumsuz etkiler, fıtık riskini artırır. Bununla beraber boyun ve sırt kaslarını destekleyen egzersizlerin yapılmaması, omurga stabilitesini azaltır. Kaslar zayıfladıkça omurlar arası diskler daha kolay baskı görür." şeklinde aktardı.
"Sinir köklerine baskı yapıldığında elde, kolda veya parmaklarda uyuşma hissi olur"
Ateş, boyun fıtığı yaşayan hastaların genellikle bazı durumları göz ardı ettiklerini belirterek, "Boyun fıtığı yaşayan hastalar genellikle ilk belirtileri hafife alarak tedaviye geç başlıyorlar. Bu da ilerleyen dönemde sinir basısının artmasına ve kalıcı hasarlara yol açabiliyor. En sık göz ardı edilen belirtiler şunlardır: Hafif boyun veya ense ağrısı. Hastalar genellikle ‘Yorgunluktan, üşütmeden ya da yastıktan oldu’ diyerek geçiştirir. Oysa bu ağrılar, fıtığın başlangıç sinyali olabilir. Kol, omuz veya parmaklarda uyuşma ve karıncalanma meydana gelebilir. Boyun fıtığı sinir köklerine baskı yaptığında elde, kolda veya parmaklarda uyuşma hissi olur. Ancak birçok kişi bu durumu kan dolaşımı bozukluğu sanıp önemsemez. Eldeki kavrama gücünde azalma, eşyaları sık sık düşürme, omuz kaldırmada zorlanma gibi belirtiler sinir sıkışmasının göstergesidir. Fakat hasta genelde ‘Geçici güçsüzlük’ zanneder. Boyun hareket ettikçe ağrının artması veya başın belirli pozisyonlarda rahatlayıp bazılarında şiddetlenmesi, erken dönemde fark edilse tedavi çok kolay olur. Ama genellikle ‘Migren’ veya ‘Gerilim baş ağrısı’ sanılır. Boyun fıtığı bazı durumlarda omurilik basısına yol açarak denge ve koordinasyon sorunlarına neden olur. Hastalar bunu da çoğu zaman ‘Tansiyon’ veya ‘Kulak’ problemi zanneder." ifadelerini kullandı.
"Erken tanı sinir hasarını önler"
Ateş, erken tanı ve tedavi sürecinin boyun fıtığında önemine vurgu yaparak, "Boyun fıtığında erken tanı ve tedavi süreci, sinir dokusuna kalıcı zarar gelmeden önce müdahale edilmesini sağladığı için kritik derecede önemlidir. Fıtık ilerledikçe omurilik ve sinir köklerine bası artar, bu da geri dönüşü zor nörolojik hasarlara yol açabilir. Erken tanının önemi sinir hasarını önler. Fıtık diski sinir köküne uzun süre baskı yaptığında, sinirde kalıcı iletim bozuklukları gelişir. Erken müdahale ile bu süreç tamamen durdurulabilir. Tedavi süreci daha kolaydır. Başlangıç evresinde, egzersiz, manuel terapi, fizik tedavi modaliteleri ve yaşam tarzı değişiklikleriyle tam iyileşme mümkündür. Cerrahiye gerek kalmadan, fıtığın ilerlemesi durdurulabilir. Yaşam kalitesi hızla artar. Ağrı, kas spazmı ve hareket kısıtlılığı erken dönemde kontrol altına alındığında kişi çok kısa sürede normal yaşamına döner." diye belirtti.
Gecikmiş vakaların sonuçlarına da dikkat çeken Ateş, "Gecikmiş vakalarda uzun süreli sinir basısı sonucunda el, kol veya parmaklarda kalıcı uyuşukluk, karıncalanma veya kas güçsüzlüğü görülebilir. Gelişmiş vakalarda spinal kord basısı oluşabilir; bu da denge sorunları, yürüme güçlüğü, hatta felce kadar ilerleyebilen nörolojik kayıplar doğurabilir. Süreğen kas spazmları ve ağrı, merkezi sinir sisteminde ağrı algısının kalıcı hale gelmesine yol açabilir (kronik ağrı sendromu). İleri dönemde konservatif (fizik tedavi veya egzersiz) yöntemler yetersiz kalır, hastanın cerrahiye yönlendirilmesi gerekir." dedi.
"Ameliyatsız yöntemler çoğu boyun fıtığı hastasında etkili olabiliyor"
Ateş, günümüzde sıkça duyulan ameliyatsız tedavi yöntemleri gerçekten etkili mi sorusuna cevaben, şunları aktardı:
"Ameliyatsız (konservatif / girişimsel) yöntemler çoğu boyun fıtığı hastasında gerçekten etkili olabiliyor ama bu herkeste işe yarar ya da ameliyat artık gereksiz demek değil. Etkinlik; fıtığın seviyesi, sinir/omurilik basısının derecesi, sürenin uzunluğu ve hastanın boyun mekaniğini düzeltip düzeltememesine çok bağlı. Güncel kılavuzlar da önce ameliyatsız yolu denemeyi öneriyor. Elle yapılan, hedefi omurlar arasındaki hareket kısıtlılıklarını gidermek olan özel tekniklerdir. Kas spazmını azaltır, sinir üzerindeki baskıyı hafifletir, kan dolaşımını artırarak iyileşmeyi hızlandırır. Özellikle erken evre fıtıklarda ve postür kaynaklı ağrılarda çok etkilidir. TENS ağrıyı keser, sinirleri modüle eder. Ultrason dokuda mikromasaj etkisiyle ödemi çözer. ESWT (Şok Dalga Terapisi) kas spazmı ve kronik ağrılarda etkili olur. Kombinasyon cihazları (örneğin BackUp, Robotik Lazer) doku yenilenmesini destekler. Robotik lazer uygulamaları hücresel iyileşmeyi hızlandırır, inflamasyonu azaltır. Bu yöntem özellikle sinir kökü basısına bağlı ağrılarda çok etkilidir. Traksiyon (boyun mekanik germe), omurlar arası mesafeyi artırarak diskin sinir üzerindeki baskısını azaltır. Akut ağrıda bile ciddi rahatlama sağlar. Genellikle manuel terapi ve fizik tedaviyle birlikte uygulanır. Egzersiz ve duruş eğitimi, boyun, sırt ve omuz kuşağını güçlendiren özel egzersizlerle omurga stabilitesi sağlanır. Postür düzeltme (örneğin bilgisayar başında omuz ve baş pozisyonu) öğretilir. Böylece tedavi sonrası nüks (tekrarlama) riski azaltılır."





