Ülke olarak depremlere alışmış ilk bir iki hafta acısını paylaşır sonra normal hayatımıza devam ederiz.
Binlerce insanımız depremlerde hayatını kaybetti, Yüz binlercesi yaralandı, milyonlarcası evsiz kaldı.
Bu inanlarımızın açısını içimizde yaşadık ve ilk bir kaç gün deprem bölgelerine yardım edebilmek için adeta seferberlik ruhuyla bir birimizle yarıştık.
Depremin üzerinden 24 gün geçti.
Yardımlar durdu, yani tırları yükleyip önüne kocaman pankart asanlar reklamını yaptıktan sonra köşesine çekildi.
Bu insanların sorunu bir kereye mahsus değildir.
Bu insanlar aylarca çadır ve konteynırlarda kalacak.
Halen bu insanlar yardıma muhtaçlar.
Herkes köşesine çekildi.
Depremzedelere bir kaç tane dernek ve devletten başka kimse yardım etmiyor.
Şimdi gelelim yıkılan binaların sorumlularına.
Ömrünü doldurmuş yapılar dışında yıkılan yeni yani 10-12 yıllık binalara.
Bu binalara ruhsatı kim verdi?
Ruhsat öncesi zemin etüdü yapıldı mı?
Yapım sırasında kontrol edildi mi?
Bu soruların cevabı kağıt üstünde sorunsuzdur.
A partisi veya B partisinin iktidar olduğu belediye tıpkı Batman'da olduğu gibi kişiye göre yeni imar alanları açar bu buralara devasa binalar yükselir.
Buraları imara açan belediyeciler oranın tarım arazisi ve ya heyelan bölgesi olduğunu bilmiyor mu?
Tabi ki de biliyor.
Belediye meclis üyeleri yada belediye başkan yardımcıları veya siyasi parti temsilcilerinin baskısıyla hiç imara açılmaması gereken yerler imara açılıyor.
Buralara zemin etüdü yapıldığında da 3 kat olması gereken yerlere 9-10 kat veriliyor.
Batman geneline baktığınızda görünüyor.
5 katlı binanın bitişiğine 9 kat kaldırılmış.
Bunun iznini kim verdi?
Hatay Belediye Başkanı CHP'lidir ve yıkılan binaların müttehidini savunuyor.
Maraş ve Adıyaman Belediyeleri AK partilidir ve bunlarda sorumluğu kabul etmiyor.
Hiç kusura bakmayın hepiniz sorumlusunuz.
Yapı işi ciddi bir iştir.
Bir yere imar verilirken ince elenip sık dokumalıdır.
Verildiğinde de kat şartı konulmalı ve yüksek binalardan kaçınılmalıdır.
Bu depremler son bulmayacak.
Her şeyi çabuk unutan bir milletiz.
Şuanda yüksek binalardan müstakil evlere geçen insanlar bir iki ay sonra tekrar normal hayatlarına devam edecek ve kaldığı yüksek binasına geri dönecektir.
Dediğim gibi hiç birimiz masum değiliz.
Bu yapıların sorumluları kimse bulunmalı ve işçisinden, müteahhidine, imar izni verenden, denetim yapan kişiye kadar cezalandırılmalıdırlar.