İnsan sayısının artması, yeni yerleşim birimlerine muhtaç olunması, altyapı ve üst yapı ihtiyaçları, yeşil alanlara olan zorunlu yönelme, İmar alanları belirleme, şehrin gelişimini sağlayacak projeler geliştirme gibi ana başlıklarla sıralanan alt yapı hazırlıkları…
İmar, yani diğer anlamı ile Bayındır hale getirmek demek Yapılaşma, Şehirleşme; Binalar, apartmanlar, Siteler, Yeşil Alanlar, Okullar, Camiler, Hastaneler, Yollar yapılması; İnsan için yaşam alanları oluşturulması demektir.
İldeki arazi, toprak, arsa ve mülk değeri olan taşınmazların kayıt altına alınması, devlet aracılığı ile yerlerinin, alanlarının ve sınırlarının taşıdığı değerler üzerinden belirlenmesi için Kadastro biriminin görev aldığı görülmekte.
Amaç, tüm mülkiyet özelliği taşıyan varlıkların değerleri oranında belirlenmesi, hak sahiplerinin kayıp yaşamamaları ve belli bir kayıt kültürü ile şehir planlaması yapmaktır.
Şehir planı önemli bir nokta ve ilimizin çektiği sıkıntıların (insan sayısının fazlalığı, kentsel dönüşüm, yeni yerleşim alanlarının eksikliği, trafik yoğunluğu, altyapı-üstyapı yetersizliği, yeşil alan yetersizliği gibi) ortadan kalkmasında planlama ve sağlıklı bir Kadastro-İmar ortaklığının olmazsa olmaz olarak önümüzde durmasına yol açıyor.
Soru şu: Şehir İmar ve Tapulaştırma-Bayındırlaştırma süreci nasıl ve neye göre belirleniyor?
Şehirlerin gelişim ve değişiminin en önemli dayanağı su kaynakları ve yeraltı zenginliklerinin varlığıdır.
Özellikle ticaret yollarının yoğunluğu ve merkezi coğrafik konumlarda bulunma durumu şehirlerin büyümesinde ve gelişiminde rol oynamakta.
60 yıllık bir geçmiş tarihiyle Şehir olma kimliği taşıyan ilimizin, altına girdiği yük çok ağır geliyor ve geçmişte yapılmayan düzenli İmar, Kadastro çalışmaları ile Şehir Planlaması nedeniyle de kent merkezi olamamanın talihsizliğinde, yaşam alanlarımızın yığılmış sorunlarıyla boğuşuyoruz.
İş sadece İmar ve Kadastro işlemeleri ile mi bitiyor?
Hayır, tabi ki… Yapılan binaların, evlerin, site yerleşkelerinin, kurumların ve dikey yapıların kontrol ve denetiminin de sağlanması gerekiyor.
Yapı Denetimi gibi son yılların aracı kurumu vazifesi görme amacı güden birimin sorumluluğu ön plana çıkmaya başlıyor.
Çünkü iş vicdan ve merhamet duygularıyla yürümüyor.