CAM TAVAN

Çocukluğumdan beri kulağıma şu fısıldandı: Sen yaparsın!

Bu da benim lanetim!.. 

Düşünsenize; kadın olmanın en zor olduğu coğrafyalarda doğuyor, büyüyor, serpiliyor, okuyor, gelişiyorsunuz ve kulağınızdaki ses “Sana güveniyoruz. Sen yeter ki iste. Her şey olur. Sen yaparsın!” oluyor. Babacığım istiyor ki Batman gibi bir şehrin sokaklarında bu fısıltı yoldaşım olsun. Kadınlığımın görünmeyen duvarlarını yıkmak isteyeceğimi biliyor belki ya da o da yıkılsın bu duvarlar istiyor. Savaşçı ruhum yaş aldıkça kadınlığıma örülen toplumsal engellere çarpa çarpa, kanaya kanaya incinmeyeyim; inancımı kaybetmeyeyim, güçlü kalayım istiyor. Ben de Babamdan gelen bu fısıltıya sığınıyorum hep. İyi de geliyor.

Dr. David J. Schwartz’ın dediği gibi “Bir Şeyin imkânsız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkânsız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar”. 

Hayatımız kodlamalarla, çocukluk çağından bu güne en yakınlarımızdan en uzak çevreye kadar verilen telkinlerle biçimleniyor. Çocuklukta kulağınıza ne fısıldanıyorsa lanetiniz de gücünüz de o oluyor; tanığıyım.

Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini tespit ettiklerinde birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyuyorlar. Metal zemini de ısıtıyorlar. Yükselen ısıdan rahatsız olan pireler zıplayarak cam tavana çarpa çarpa kaçmaya çalıştıkça ısınan zemine düşüveriyorlar. Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini de anlamakta zorluk çekiyorlar. Azimli zıplayışlarının cam tavanla engellendiği pireler sonunda daha fazla zıplamamayı öğreniyorlar. Neticede bir süre sonra hepsinin bu mesafeden fazla zıplamadığı görülüyor. Böylece bilim adamları deneyin ikinci aşamasına geçiyorlar. Bu kez tavandaki cam kaldırılıyor. Zemin tekrar ısıtılıyor. Tüm pireler sonsuz boşlukta süzüleceklerini hayal ederken fanusa çarpa çarpa çabalamayı bıraktıklarından bu kez cam tavansız ortamda dahi aynı yükseklikte zıpladıkları görülüyor! Üzerlerindeki engelin kaldırılmasıyla daha yükseğe zıplama imkanları bulunduğu halde buna hiç biri yeltenmiyor bile. 

Kadınlarla şu yılgın pireler arasında bir bağ kurmak istemem ama çoğumuzun hayallerimizden vaz geçişlerimizin bu cam tavanla bir ilgisi olduğu kesin. Bir kadın olarak pire kadar cesuruz da demeyeceğim elbette ancak çocukluk çağında kulağınıza ne fısıldanırsa fısıldansın ne kadar koşullanırsanız koşullanın, ortamınız ne kadar uygun gibi görünse de yüz yıllardır kadınlığın üzerine örtülmüş bu cam tavanla her kadın yüzleşiyor. İnançlar değişmedikçe Dr. David J. Schwartz’ın dediği gibizihnimizdeki engelin ötesine geçemiyorsunuz işte. Kafalarını cama vura vura pirelerin öğrendikleri bu sınırlayıcı ‘hayat dersine' sadık halde yaşarıyoruz biz kadınlar. Deneyin ikinci kısmında olduğu gibi pireler ve kadınlar kaçma imkanları da olsa kaçamıyorlar öğrenilmiş çaresizliklerinden. Her ne kadar erkek egemen toplum yapısı içerisinde sınırlayıcı etmenler, günümüz dünyası koşullarında bir çok ülkede algısal olarak elbette, ortadan kalkmış gibi gösterilse de pirelerde olduğu gibi kadınların da engeli zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engeller ne kadar azaltılırsa azaltılsın kafalarındaki iç engel kocaman, camdan bir fanus tavanı gibi varlığını sürdürmektedir.

Bu deney canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini gösteriyor. Pire kadar değerli kadınlığımızın yüzyıllarca yaşadıklarına bakılınca bu ‘cam tavan sendromu’ ortadan kolay kolay kalkacak gibi görünmüyor ancak erkekler “cam tavan”ları kaldırmış gibi göründüklerinde dahi o cam tavan burnumuza çarpa çarpa yükseliyor. Bir kadının gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun cam tavanı oluveriyor nasılsa.

İnsan; inandığına denktir. Yapabileceğini düşündüğü kadardır. Romalıların 2000 yıl önce söylediği gibi: “İnsan hayal edebildiğini yapar veya yapabileceğini hayal edebilir.” Cam tavanlarımız, hayallerimizin tavan yüksekliğini gösteriyor. Bitimsiz hayalleri olan ve kimseden korkmayan, cesur kadınlar artıkça gelecek nesiller daha özgür kılınacaktır. 

Kadını erkeği öğretilmiş çaresizliğimizle yüzleşeceğiz. Kimseden korkmayacağız. İnsanlığımıza inanacağız. Gücümüzü insanlığınızdan aldıkça yıkılamayacak inanç, kırılamayacak cam tavan kalmayacaktır! Biliyorum. Fısıltı kulağında olsun!..