İlkokul birinci sınıf öğrencisinin gözünde annesi ve babasından daha kutsal ve değerlisiniz
Her başlangıçta aynı heyecan ve yeni plânlamaların yeniden yaşandığı İlkokul birinci sınıfını okutmaktayım. İlkokul öğretmenliğinde en güzel, en zevkli bölümdür birinci sınıf öğretmenliği. Bir ressamın tuvale çizdiği göz kamaştırıcı renkler cümbüşü, bir müzisyenin notalardan ortaya çıkardığı ve dinleyenleri mest eden bestesi, bir heykeltıraşın kaba bir kaya parçasından ortaya çıkardığı heykel gibi siz de bir insan yavrusunu sıfırdan yoğurup şekil vererek her yönden hayata hazırlayan bir çalışmaya başlıyorsunuz. Size emanet edilen bu pırıl pırıl çocukları yetiştirmek, şekillendirmek bence en ulvi sanattır. Bütün yorgunluğunuz, sevgili öğrencilerinizin hepsinin okuma ve yazmaya geçmiş olması ile tamamen yok oluyor. Ama bitmedi! Daha çok iş var. Onlara; duyulabilir, anlaşılabilir, sözcükleri yutmadan ve atlamadan bir okuma becerisi kazandırdıktan sonra her gün düzenli, plânlı olmak şartıyla severek, isteyerek ve zevkle kitap okuma alışkanlığı kazandırmak ve okudukları kitapları kayıt altına almak…
Her neyse. Anlatmak istediğimiz konu bu değil. Birinci sınıftan başlayarak ilkokulda temel teşkil edecek olan bütün konuları ayrı ayrı yazılarda detaylarıyla anlatmaya çalışacağız.
Gelelim anlatmak istediğimiz konuya. İlkokul birinci sınıf öğrencisinin gözünde annesi ve babasından daha kutsal ve değerlisiniz. Anne ve babanın yaptırmakta zorlandığı her şeyi bir defa söylemeniz yetiyor. İsteğiniz tereddütsüz ve mükemmel bir şekilde yerine getiriliyor. Tabi ki bunu korktukları veya çekindikleri için değil, size olan sevgileri ve bağlılıkları nedeniyle yerine getirmeleri de öğretmenlik mesleğinin yüceliğini ortaya koyuyor. Çünkü size inanıyorlar. Çünkü sizin onlara öğretmedeki çabanızı hissediyorlar. Bunun sonunda da size müthiş bir bağlılık, inanç, sevgi ve saygı duyuyorlar. Bu öğrencilerimden bir tanesi de Kasım ERKAN. Sene başında yaptığımız Genel Veli Toplantımızda, değerli velilerimize bir yıl boyunca yapacağımız çalışmalar hakkında bilgilendirmelerde bulunarak, sevgili öğrencilerimizin harçlık, beslenme, ödevler, uyku saatleri vb. konularda yapılması gerekenler konusunda isteklerimizi ve desteklerini paylaşmıştık. Okulun ilk haftalarıydı. Okulda Kasım’ın annesi Arzu Hanım’la karşılaştık. Ayaküstü yaptığımız sohbette, Kasım’ın uyku saatini (Sevgili öğrencilerimin uyku saatlerini 21.30 olarak oy birliğiyle kararlaştırmıştık) sordum. Bana “ Hocam. Kasım’ın saat 20.30’da uykusu gelmiş, gözlerini uykusuzluktan açamamasına rağmen saat 21.30’u bekliyor. Öğretmenim böyle söyledi diyerek uyumuyor ve saat 21.30’u bekliyor...” Yazımda vurgulamak istediğim esas konu da bu işte. Güven, inanç, sevgi, saygı, bağlılık…
Bu arada, sevgili öğrencilerimin okuma ve yazmaya geçtikleri birinci dönemin sonundan itibaren, her gün evde 15 dakika kitap okuma alışkanlığı kazandırma çalışmamızın daha ilk ayında sevgili öğrencim Kasım’ın, 60 adet hikâye kitabını (tam 1.241 sayfa (Bin İki Yüz Kırk Bir) okuyup bitirmiş olduğunu sevinç ve mutlulukla paylaşmayı bir borç biliyorum. Çocuğunun okuduğu kitapları evde kayıt altına alan anne ve babaların kaydettikleri bu çalışmanın süresi Ocak-Şubat-Mart-Nisan ve Mayıs ayının sonuna kadardır. Varın siz Haziran ayına kadar Sevgili Kasım’ın ve diğer sevgili öğrencilerimin okuyacakları hikâye kitaplarının adedini ve sayfa sayısını hesaplayınız. Daha öncede söylediğim gibi doğru yerde, doğru zamanlama ve doğru yönlendirmeyle pırıl pırıl çocuklarımızı istediğiniz hedeflere ulaştırmanızda, önünüzde hiçbir engel kalmamaktadır.
Kalınız sağlıcakla…