Şimdi başlığı okuyunca çoğunuz “Nasıl yani?” diyecektir. Ama gerçekler acıdır, dost acı söyler — ben de dost acı söylerim.
Kadın ya da erkek fark etmez, artık iki taraf da aynı cümleyi kuruyor: “Bekarlık sultanlıktır.”
Evet, yanlış duymadınız. Günümüz insanı için evlilik artık bir hedef değil, bir seçenek… hatta çoğu zaman gereksiz bir “teferruat” haline geldi.
Bir düşünün; artık evde su, elektrik derdi yok, teknolojik konfor son noktada.
Çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, robot süpürge...
Evi tertemiz yapan cihazlar sayesinde birçok “geleneksel” ev rolü tarih oldu.
Bir de buzdolabı, televizyon, kanepe, masa varsa tamamdır!
Ev, yalnız yaşayan biri için gayet konforlu bir yuva.
Ekonomik özgürlüğü olan kadınlar artık çok daha seçici.
Evlenecekleri kişinin işi, ailesi, karakteri kadar “enerjisi” de önemli.
Erkekler de aynı şekilde: Ekonomik olarak rahatsa, ailesi arkasındaysa 35–40 yaşına kadar evlilik aklının ucuna bile gelmiyor.
Eskiden kadın için evlilik, yuva kurmak, çocuk sahibi olmak ve iyi bir kocaya sahip olmaktı — kadayıfın üzerindeki kaymak misali.
Ama artık o kaymak eridi gitti…
Kadınlar “koca” değil, eş istiyor.
Yani kendisiyle aynı düşünceleri paylaşan, birlikte keyif alabileceği, hayatı omuz omuza taşıyacağı bir yol arkadaşı.
Birlikte gezecek, tatile çıkacak, AVM’de kahve içecek, akşam yemeğini dışarıda yiyecek bir partner...
Evin iş yükü zaten teknoloji sayesinde minimumda.
Ütü deseniz tarih oldu; kısacası “ev kadını” rolü tamamen dönüşüm geçirdi.
Erkekler açısından durum farklı mı? Aslında değil.
Aile baskısı olursa belki 30’lu yaşlarda evleniyorlar, ama kendi istekleriyle evliliğe yönelen erkek sayısı azalmış durumda.
Çünkü güven problemi iki tarafta da zirvede.
Erkekler, “kadınlar artık yuva kurmak istemiyor” derken; kadınlar da “erkekler ne romantik kaldı ne zarif” diyor.
Üstelik kahve kültürü, iddia, alkol ve diğer alışkanlıklar da birçok kadının gözünü korkutuyor.
Sonuçta mesele gelip güvene dayanıyor.
Bir de üstüne ekonomik sıkıntılar eklenince, evlilik rafa kaldırılıyor.
Avrupa bu konuyu çoktan aşmış durumda: Birlikte yaşamak, nikahsız ama gönüllü bir ortaklık olarak görülüyor.
Bizde de bu tarz ilişkiler artık yavaş yavaş kabulleniliyor.
İstediğimiz kadar “bizde olmaz” diyelim, tablo ortada.
Evlilik artık birinci öncelik değil.
Evlilik yaşı yükseliyor, güven azalıyor, ekonomi zorluyor.
Bunların toplamında ortaya çıkan resim çok net: “Modern birey” artık yalnız ama özgür.
Son sözüm gençlere: Evlilik kötü bir şey değil, ama kimse mükemmel de değil.
Karşınızdakini “ideal eş” arayışıyla ölçmeyin.
İnce eleyip sık dokumak bazen hayatı kaçırmaktır.