Görgüsüzlük ve Zorbalık Aramızda Kol Geziyor

Her gün televizyon ekranlarında, sosyal medyada ya da sokakta bir başka zorbalık, bir başka görgüsüzlük hikâyesiyle karşılaşıyoruz. İnsanlığımızı, nezaketimizi, hoşgörümüzü nereye bıraktık, gerçekten merak ediyorum. Ne ara bu kadar kabalaştık, bu kadar saygısızlaştık?

Geçtiğimiz günlerde Kocaeli'nin Gebze ilçesinde yaşanan bir olay içimi parçaladı. Çocuklarını okula götüren bir baba, daracık yolda yürürken son sürat bir cip yanlarından geçiyor. Adam ve çocuklar kenara kaçıyor. Baba doğal olarak tepki gösteriyor. Ama ne oluyor biliyor musunuz? O cip geri geliyor, yolu kesiyor. İçinden inen iki kişi, çocukların gözü önünde babaya tokat atıyor, hakaret edip gidiyor. Neyse ki o anlar kameraya kaydedilmiş ve bu kendini mafya sanan zorba şahıs emniyet güçleri tarafından gözaltına alınıyor.

Allah’tan diyorum ki; kameralar var, emniyet güçlerimiz var. Yoksa bu gibi zorbalar yaptıkları yanlarına kâr kalacak sanıyor. Ama kalmamalı, kalmıyor da!

Her gün haberlerde benzer olaylar… Trafik magandaları, yol kesenler, darp edenler, tehdit savuranlar… Geçen hafta Konya’da araç kullanan dört genç kızın önünü kesip hem onlara hem araçlarına zarar veren dört kişi tutuklandı.

"Batman'da böyle şeyler olmaz" diye düşünenler varsa, yanılıyorlar. Oluyor hem de fazlasıyla!

Geçtiğimiz gün başıma gelen bir olay, bu şehirde de durumun vahametini gösteriyor. Kendi evimin önünden çıkmak üzereyken yolun ortasında duran bir taksi yüzünden çıkamadım. Sol taraf boş, yanaşıp geçebilir ama taksici inatla ortada durmuş. Selekör yaptım, sinyal verdim, oralı olmadı. Sonunda geldi, “Görmüyor musun yolcu indiriyorum?” dedi. “Tamam kardeşim de, yolun ortasında niye duruyorsun, müsait bir yerde indir yolcunu,” dedim. Cevabı şu: “Ne olmuş yani?” Yanımda kızım var, daha fazla uğraşmak istemedim. Ama için için sinirden dişimi sıktım. İçimden geçirdim; keşke hasta olmasaydı, keşke kızım yanımda olmasaydı... Belki ben de bugün televizyondaki “trafik kavgası” haberlerinden biri olurdum.

Soruyorum size: Ne ara bu kadar tahammülsüz, bu kadar saldırgan, bu kadar kabadayı olduk? Nezaket neden buharlaştı? İnsanlar neden bu kadar suç işlemeye meyilli hâle geldi?

Bu sorunun cevabı aslında belli: Eğitimsizlik ve cezaların caydırıcı olmaması. İnsanlar, işledikleri suçun karşılığını görmeyeceklerini biliyor ve bu da onları cesaretlendiriyor.

Önerim net: Taksi şoförlüğü gibi kamusal hizmetlerde çalışan herkes iki yıllık bir eğitimden geçmeli. Psikolojik test yapılmalı, iletişim eğitimi verilmeli. En ufak bir görgüsüzlükte, kuralsızlıkta ehliyeti alınmalı, çalışma izni iptal edilmeli.

Aynı şekilde, trafikte başka sürücülere psikolojik ya da fiziksel şiddet uygulayan, araçlara zarar veren kişiler ehliyetlerini sonsuza kadar kaybetmeli. Trafikte tehdit değil, güven olmak zorundayız.

Hiç kimsenin kabalığı, zorbalığı, kanunsuzluğu yanına kâr kalmamalı. Yasalarımız güçlü olmalı, kararlı olmalı. Aksi takdirde sokaklar, yollar, hayat alanlarımız bu kendini “şehir kabadayısı” sanan eşkıyalarla dolmaya devam eder.

Bu ülkede görgüsüzlük, kabadayılık, zorbalık sıradanlaşmaya başladı. Oysa sıradan olan saygı, nezaket ve hukuk olmalıydı.

Benim söyleyeceklerim bu kadar.

Unutmayalım: Bu memlekette bu zorbalar, bu görgüsüzler dizginlenmedikçe, hiç kimse tam anlamıyla güvende olamaz.

Nokta.