GÜZELLİK SALONU MU, ÇEK–SENET İCRA DÜKKÂNI MI?

Bazen bir kaldırım, bazen bir broşür, bazen de “ücretsiz” kelimesiyle başlıyor her şey…

Bursa’da yaşanan ve kulağıma gelen bir olay, aslında hepimizin yakından tanıdığı bir düzeni bir kez daha yüzümüze çarpıyor.

Kaldırımdan geçen bir kadının önü kesiliyor. Elinde broşür olan ısrarcı biri… “Sadece ücretsiz bakım”, “Bir kahvemizi için”, “Yüzünüze bir uygulama yapalım.” Masum gibi duran bu davet, kısa süre sonra insanı hiç beklemediği bir tuzağın içine çekiyor. Güzellik salonunda yüze, saça ücretsiz denilerek sürülen kremler, yapılan makyajlar derken iş bir noktada kâğıda, imzaya, senede geliyor.

Sonrası malum:

“Şu tarihte şu hizmet verilmiştir.”

İcra takibi.

Asıl bedelin beş katı, belki on katı para.

Rakamın bin lira ya da yirmi bin lira olması meselenin özü değil. Asıl mesele ortada apaçık duran fırsatçılık, hatta düpedüz dolandırıcılık. Daha da acısı, bu tür olayların artık bizi şaşırtmıyor oluşu. Türkiye’de bu tarz hikâyeleri duymak, toplum olarak ne hâle geldiğimizi yüzümüze tokat gibi vuruyor.

Bir avuç vicdansız yüzünden, işini düzgün yapan esnaf da zan altında kalıyor. Gerçekten emeğiyle çalışan güzellik salonlarına bile şüpheyle bakar hâle geliyoruz. İşte toplumsal kambur dediğim tam da bu. Güven duygusunun kemirilmesi.

İnsan, başka insanların sırtından bu kadar kolay para kazanmamalı. Şeytani duygularla kurulan bu düzenler, masum insanların parasını mideye indirirken hiç mi aynaya bakmıyorlar? Bu nasıl bir karakter, nasıl bir vicdan yoksunluğu? Açıkçası anlamakta zorlanıyorum.

“Kanmasınlar, dikkatli olsunlar” demek kolay. Ama sokakta broşür dağıtanlar o kadar ısrarcı, o kadar baskıcı oluyor ki, insan kendini bir anda o koltukta otururken bulabiliyor. Yani mesele sadece saflık değil; mesele sistemli bir tuzak.

Ortada bir dolandırıcılık var. Nokta.

Biz bunları yazarken utanıyoruz. Ama ne yazık ki insanların sırtından kolay para kazananların yüzü kızarmıyor, vicdanı sızlamıyor.

Buradan vatandaşlara sesleniyorum:

Güzellik salonuna gitmek için rehbere ihtiyacınız yok. Okuma yazmanız varsa, biraz da araştırma yapabiliyorsanız, bilinen, tecrübe edilmiş, esnaf ahlâkı olan yerleri tercih edin. “Benim başıma gelmez” demeyin. Vallahi billahi gelir.

Bu ülkede uyanık olmak zorundayız ama asıl uyanması gerekenler, bu düzeni kuranlara göz yumanlar. Yoksa güzellik salonu diye girilen yerler, icra dairesinin arka kapısı olmaya devam edecek.

Hoşça kalın.