Rahmetten kovulmuş şeytanın şerrinden, bütün mahlukatı yaratan Allah’a sığınırız.Şeytan ki tüm salih amellerimizi, salih işlerimizi engellemek için devreye girer ve bizleri Allah'a giden yolumuzdan alıkoymaya çalışır.O şerden Allah' sığınıyoruz ve sığınalım.
Kıymetli okurlar; Bu günkü sohbetimizde infaktan ve cömertlikten söz etmeye çalışacağız inş. Yüce Allah yüce Kitabında bizlere şöyle buyurmaktadır:
"Mallarını Allah yolunda harcayan ve bu harcamalarının ardından, yaptığı iyilikleri başa kakmayan, gönül incitmeyen kimseler var ya, işte Rableri katında onlara nice ödüller vardır; Hesap Gününde onlar ne korkuya kapılacak, ne de üzüntüye uğrayacaklar!. diye buyuruyor yüce Allah (Bakara, 262)
Değerli Okurlar; İnfak etme Müslümanın olmazsa olmazlarındandır. Yani cömertlik,cömert olma. Bir Müslümanın sahip olması gereken hasletlerin en başında yer almaktadır. Müslümanın Allah katındaki değerini ve sevgi oranını oluşturmaktadır. Allah’la dost olma gerekçesidir. Bu cömertlik uygulamaya konulmuyorsa,Allah ve Resulünün tavsiye ettiği şekilde kullanılmıyorsa istediği kadar kişi mal,mülk sahibi olsun Allah katında hiçbir değer ifade etmeyecektir.En zengin kişi malını akrabalarına,ihtiyaç sahiplerine ve muhtaçlara cömertçe harcayan kişidir.— (Ebû Hüreyre Ra’den gelen rivayette,) Peygamber sav şöyle buyurmuştur: — “Zenginlik, mal çokluğunda değildir. Gerçek zenginlik ancak nef¬sin (kalbin) zengin olmasıdır.»276. buyurmaktadır. Nefiste ve kalpte cömertlik yoksa, paylaşım yoksa, fakir ve fukara gözetilmiyorsa, yetime sahip çıkılmıyorsa, akrabaya ve komşuya ikram edilip ihsanda bulunulmuyorsa zenginlikten söz etmek mümkün değildir. Dünyanın bütün imkan ve olanakları kendisinde bulunsa bile, ondan daha fukarası yoktur. Ve Allah katında ondan daha zavallısı da yoktur. Müslüman mert ve cömert olmalı. Allah’ın kendisine verdiği mal ve olanakları mertçe ve cömertçe, rızık endişesi taşımadan, Ahiret hayatını tasavvur ederek gerekli yerlere harcamalıdır.
Evet kıymetli okurlar, Müslüman cömert olmalı ve Cömertlik denince de akla ilk gelecek isim yine efendimiz as dir. Ve O olmalıdır. Çünkü o insanların en cömerdi idi. — îbni Abbas ra şöyle buyurdu:«— Resulullah sav, hayır işlemekte insanla¬rın en cömerdi idi. En cömertli bulunduğu hali de Ramazanda, Cebrail (As) 'le karşılaştığı vakitte idi. Cibril, Ramazan'da her gece onunla karşılaşırdı. Resulullah sav ona Kur’an’ı arz ederdi. Peygamber'e Cebrail mülâki olduğu zaman, Resulullah s hayır işlemekte, devamlı rahmet döken rüzgâr gibiydi.» 292 diye
—Kıymetli Okurlar;
«— Peygamber (Sav) 'den bir şey istenmiş de, "Hayır!" dediği, vakî olmamıştır.» diyor Cabir ra. 279.
Milyarlarca salat ve selam üzerine olsun. Kainatın önderi ve rehberi öyle bir ahlaka sahipti. Mertlerin en merdi, cömertlerin en cömerdiydi. Önderimiz, rehberimiz, kılavuzumuz ve kurtuluş reçetemiz Muhammed asv böyle bir şahsiyetti. Kendisine ve kapısına geleni asla reddetmemiş ve asla geri çevirmemiştir. Cömertliği nasıl yaparız, nasıl cömert olabiliriz sorusuna en büyük örnek ve model efendimiz as.dır. Biz Müslümanlarında böyle bir yolu ve çizgiyi takip etmemiz gerekmektedir.
Mevlam o çizgiyi takip edenlerden eylesin.
Devami yarin,,,,,,,,,,,
AYETİ KERİMELER:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla!
“Peygamber, müminlere kendi öz canlarından daha yakındır. Bir müminin ailesi, eşi ve çocukları ona zarar verebilir, ona bencilce davranabilir, onu yanıltabilir, onun günah işlemesine sebep olabilir, hattâ onu cehenneme sürükleyebilir. Fakat Peygamber, onları sadece ebedî saâdete götürecek davranışlarda bulunur. Öyleyse, müminler onu dünyadaki herkesten ve her şeyden daha çok sevmeli, onun verdiği kararları kendi tercihlerinden üstün tutmalı ve her emrine boyun eğmelidirler. Bu bakımdan Peygamber, müminlerin babası durumunda olup, onun eşleri de müminlerin anneleri hükmündedir.
Bu yüzden, Peygamberin ölümünden sonra bile onlarla evlenmek haramdır.
Ancak bu hüküm, müminlerle onlar arasında miras hukukunu gerekli kılmaz. İslâm inancı bütün müminleri birbirine kardeş yapmıştır; ancak bu kardeşlik bağı, onları birbirlerine mirasçı kılamaz. Çünkü Allah’ın kitabına göre yakın akrabalar, birbirlerine mirasçı olmaya, diğer müminlerden ve hattâ, Allah için yurtlarını terk eden muhacirlerden daha uygundurlar. Bu yüzden, miras hukukunu gelenek ve göreneklere göre değil, Allah’ın kitabına göre belirlemeli ve yalnızca hak sahiplerine pay vermelisiniz. Ancak dostlarınıza malınızdan vasiyet ederek onlara bir iyilik yapmak isterseniz, o zaman başka. Çünkü aranızda hiçbir kan bağı olmayanlara da, malınızdan —üçte birini geçmemek şartıyla— vasiyet edebilirsiniz. Mirasın nasıl pay edileceğine dâir bu hükümler, Kitapta (4. Nisa: 7-14 ve 176. ayetlerde) ayrıntılı olarak belirtilmiştir. (AHZAP:6)
HADİSİ ŞERİFLER:
*Efendimiz sav şöyle buyuruyor“ Üç şey kimde bulunmuşsa gerçek imanın tadına ermiştir. Allah ve Resulünün her şeyden çok sevilmesi, sevdiğini Allah için sevmesi, hidâyete erdikten sonra küfre dönmekten, ateşe düşmek kadar korkması..." buyurmktadır. (Buhari. A. ibni H. Müsned’)
* "Sizden biriniz, beni nefsinden, hanımından çocuğundan ve tüm insanlardan çok sevmedikçe mü'min olmaz.” diye buyurmuştur. (Buhârî, İbni Mâce)
PEYGAMBER EFENDİMİZ SAV'DEN DUALAR:
Allah’ım!Yararı olmayan ilimden,(azabından)korkmayan kalpten,kabul olunmayan duadan, doyma bilmeyen nefisten(açgözlülükten),insanı uyutmayan açlıktan,kişiyi obur yapan hıyanetten,tembellikten,cimrilikten,korkaklıktan, ihtiyarlıktan,İhtiyarlayıp elden ayaktan düşmekten ve bunaklıktan, deccalin fitnesinden, kabir azabından, uygunsuz ve meşru olmayan yaşama ve gaflet üzere ölmekten Sana sığınırım. 36.
HZ ALİ RA:
Onu apaydın ışıkla, görünüp duran, şüpheleri gideren, delille apaçık yolda, insanları sapıklıktan kurtaran, doğru yola sevk eden kitapla gönderdi. Mensûp olduğu boy, en hayırlı boy; ağacı en hayırlı ağaç, dalları, budakları güzel ve doğru; dileyenler meyvelerinden kolayca yiyebilirler. Doğduğu yer Mekke, göçtüğü yer, tertemiz şehir, Medîne. Anlayışı orada yüceldi; ünü ordan duyuldu.
O'nu, yeter bir delille, şifa veren öğütle, halkı düzene sokacak bir dâvetle gönderdi; bilmeyen ilâhî hükümleri O'nunla belirtti, bildirdi; noksan ve ayıplanacak bid'atları, âdaletleri, onunla söktü, attı; uyulması gereken şeyleri O'nunla tebliğ etti.
İslâm'dan başka bir din arayanın kötülüğü meydandadır; onun kutluluk bağları kopar; baş aşağı düşer gider, uzun bir hüzne daldıktan, çetin bir azâba uğradıktan sonra belki döner gelir.
ÜSTAD BEDİ'UZZAMAN HZ:
21.MEKTUP
Mukaddime
Katiyen bil ki, hilkatin en yüksek gayesi ve fıtratın en yüce neticesi, iman-ı billâhtır. Ve insaniyetin en âli mertebesi ve beşeriyetin en büyük makamı, iman-ı billâh içindeki marifetullahtır. Cin ve insin en parlak saadeti ve en tatlı nimeti, o marifetullah içindeki muhabbetullahtır. Ve ruh-u beşer için en hâlis sürur ve kalb-i insan için en sâfi sevinç, o muhabbetullah içindeki lezzet-i ruhaniyedir.
Evet, bütün hakikî saadet ve hâlis sürur ve şirin nimet ve sâfi lezzet, elbette marifetullah ve muhabbetullahtadır. Onlar, onsuz olamaz. Cenâb-ı Hakkı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envâra, esrara, ya bilkuvve veya bilfiil mazhardır. Onu hakikî tanımayan, sevmeyen, nihayetsiz şekavete, âlâma ve evhama mânen ve maddeten müptelâ olur.
Evet, şu perişan dünyada, âvâre nev-i beşer içinde, semeresiz bir hayatta, sahipsiz, hâmisiz bir surette, âciz, miskin bir insan, bütün dünyanın sultanı da olsa kaç para eder? İşte bu âvâre nev-i beşer içinde, bu perişan, fâni dünyada, insan sahibini tanımazsa, mâlikini bulmazsa, ne kadar biçare sergerdan olduğunu herkes anlar. Eğer sahibini bulsa, mâlikini tanısa, o vakit rahmetine iltica eder, kudretine istinad eder. O vahşetgâh dünya, bir tenezzühgâha döner ve bir ticaretgâh olur.
.
NECİP FAZIL KISAKÜREK:
*Tutuşturanlar lügat kitabını elime
Bilsin, Allah’tan başka bilmiyorum kelime
*Olunmayacak her şeyle olabilecek her şeyin kefalet ve keyfiyeti islamda, Her şey islamda