RAMAZAN SOHBETİ (20) - Batman Pusula Gazetesi
Öğle Vakti a 12:57
Batman AÇIK 23°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

RAMAZAN SOHBETİ (20)

0

BEĞENDİM

Haber: Sabahattin Hamidi

 

 

HÜMEZE SURESİ.(5)

                6. “Allah’ın tutuşturulmuş bir ateşidir.”

                O Hutame, Allah’ın tutuşturulmuş bir ateşidir. Ateşin Allah’a izafesi onun insanların dünyada bildikleri, tanıdıkları ateşlere benzemediğini ortaya koymak içindir. Çünkü aslında tüm ateşler Allah’a ait iken, burada bu ateşe özellikle Allah’ın ateşi denilmesinin sebebi budur. Bu ateş dünyadaki ateşlere benzemez. Sönmesi, hafiflemesi olmayan bir ateştir. Veya Allah’ın ateşi ifadesi Allah’ın belâsı anlamına gelmektedir. Allah’ın emriyle yakılan ve sadece dünyadaki ateşler gibi maddî şeyleri yakmakla kalmayıp manevîyatı da yakan, her şeyi saran, gönüllere kadar uzanan, yürek yakan, yürek hoplatan bir ateştir. Nitekim Tirmizî’nin Ebu Hureyre’den rivayet ettiği bir hadislerinde Allah’ın Resulü sav bu hususu anlatırken şöyle buyurur:

                “Cehennem ateşi kızarıncaya kadar bin sene yakılır. Sonra beyazlaşıncaya kadar bin yıl daha yakılır. Sonra siyahlaşıncaya kadar bin yıl daha yakılır. O artık simsiyahtır.”       (Tirmizî 2594)

Mevlam girmemek için çaba sar edenlerden eylesin.AMİN

                                                                                         DEVAMI YARIN……

 

 

AYETİ KERİMELER:

“Allah’tan gelen bu mesajı örtbas ederek, hakîkati bile bile inkâr edenlere gelince, sen onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. Çünkü kibir, ihtirâs, bencillik, inatçılık gibi psikolojik saplantılar, kendileriyle hakîkat arasında aşılmaz bir engel olmuştur.”(Bakara 6.)

“Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerinin üzerinde de, hakkı görmelerine engel mânevî bir perde bulunmaktadır. Allah’ın koyduğu yasalar gereğince, bilerek ve isteyerek inkârı tercih ettikleri için, doğuştan sahip oldukları ‘hakîkati keşfetme’ yetenekleri zamanla körelmiş ve işlevini göremez hâle gelmiştir. İşte onlar için, dünyada da, âhirette de büyük bir azap vardır.” 7. Kur’an’ın rehberliğinden yüz çeviren toplumlar, dünyada ahlâkî çöküntüler, ruhsal bunalımlar, toplumsal çalkantılar gibi felâketlerle karşılaşacak ve nihâyet âhirette, ebedî azâba mahkûm edilecektir.

Ama insanlar Kur’an-ı Kerim karşısında her zaman ya müttaki Müslüman veya açık ve net kâfir durumunda değiller:

“İnsanlar arasında öyle kimseler de var ki, gerçekte inanmadıkları hâlde, “Biz de Allah’a ve âhiret gününe inanıyoruz!” 8. derler.

“Böylece, Allah’ı ve inananları güya kandırmaya çalışırlar. Oysa yalnızca kendilerini kandırırlar, fakat farkında değiller.” Buyurmaktadır.(9)

 

HADİSİ ŞERİFLER:

Abdullah b Avf r.a’den geliyor. Efendimiz as Allah’ın şöyle buyurduğunu buyuruyor “Allah cc buyurdu ki: Ben Rahman’ım. Ve Rahimi (yani akrabalığı) ben yarattım. Ve onun adını kendi adım olan(Rahman) kökünden meydana getirdim.Kim akrabaya(akrabalık hukukuna) iyilik ederse(riayet ederse),bende ona iyilk (ve ihsanda) bulunurum.Kimde ondan ilgiyi keserse,bende ondan iyiliğimi(münasebetimi) keserim”53.buyurmustur.

*Ebu Bekre r.a’den gelen rivayette Efendimiz a.s şöyle buyurmuştur:

“Sıla-ı rahmi terk etme ile azgınlık günahını işleyenin-ahirette ona hazırlanan azapla beraber-dünyada Allah’ın acele olarak cezasını vermeye bunlardan daha layık bir günah yoktur.” buyurmaktadır. (Ebu Davud.Tirmizi.ibn Mace)

*Cezası dünyada en çabuk verilen günahlardandır….

 

EFENDİMİZ SAV’DEN DUA:

*”Allah’ım! Günahlarımı su ile kar ile ve dolu ile temizle, yüreğimi soğut.Beyaz elbise kirden temizlendiği gibi,kalbimi de hata ve günahlardan temizle. Hatalarla benim aramı doğu ile batının arasını uzaklaştırdığın gibi uzaklaştır.” 40

*”Allah’ım! İşlerimde sebat, azimet ve isabetli görüş ver. Senden,nimetine şükür, güzel ibadet, doğru konuşan lisan ve tertemiz kalp isterim. Allah’ım, Bildiğin bütün  zararlı şeylerin şerrinden sana sığınır, bildiğim bütün hayırları senden ister ve bildiğin bütün günahlarımın affını dilerim. Çünkü sen bizce bilinmeyen her şeyi bilirsin.” 42.

 

ÜSTAD BEDİ’UZZAMAN HZ:

21.MEKTUP:

Altıncı Kelime :

‘HAYAT VERENDİR’ Yani, hayatı veren Odur. Ve hayatı rızıkla idame eden de Odur. Ve levazımat-ı hayatı da ihzar eden yine Odur. Ve hayatın âli gayeleri Ona aittir ve mühim neticeleri Ona bakar; yüzde doksan dokuz meyvesi Onundur. İşte şu kelime, şöyle fâni ve âciz beşere nidâ eder, müjde verir ve der:

Ey insan! Hayatın ağır tekâlifini omuzuna alıp zahmet çekme. Hayatın fenâsını düşünüp hüzne düşme. Yalnız dünyevî, ehemmiyetsiz meyvelerini görüp, dünyaya gelişinden pişmanlık gösterme. Belki, o sefine-i vücudundaki hayat makinesi, Hayy-ı Kayyûma aittir. Masarıf ve levazımatını O tedarik eder. Ve o hayatın pek kesretli gayeleri ve neticeleri var ve Ona aittir. Sen o gemide bir dümenci neferisin. Vazifeni güzel gör, ücretini al, keyfine bak. O hayat sefinesi ne kadar kıymettar olduğunu ve ne kadar güzel faydalar verdiğini ve o sefine sahibi Zâtın ne kadar Kerîm ve Rahîm olduğunu düşün, mesrur ol ve şükret. Ve anla ki, vazifeni istikametle yaptığın vakit, o sefinenin verdiği bütün netâic, bir cihetle senin defter-i amâline geçer, sana bir hayat-ı bâkiyeyi temin eder, seni ebedî ihyâ eder.

 

HZ ALİ RA:

Bundan sonra da halkı ayırmaktan sakının, dilinizi uz tutun; gönlünüz başka düşüncede, diliniz başka sözde olmasın. Herkesin dilini zapt etmesi gerektir. Çünkü bu dil, serkeştir; sâhibini eğri yola götürür, saptırır. And olsun Allah’a ki ben, çekinen kulun, dilini zapt etmedikçe çekinmesinden faydalandığını görmedim. Çünkü inananın dili, gönlünün ardındadır; münafığın gönlüyse dilinin ardında. İnanan, bir söz söylemek istedi mi, önce gönlünden geçirir o sözü, bir düşünür, hayırsa söyler, şerse vazgeçer. Münâfıksa diline gelini söyler; hangi söz kendisine fayda verir, hangi söz zarar, düşünmez bile. Allah’ın salâtı O’na ve soyuna olsun, Resulullah, “Bir kulun îmânı, gönlü doğru olmadıkça doğru olmaz; gönlü de, dili doğru olmadıkça doğrulmaz” buyurmuştur.[30]

 

NECİP FAZIL  KISAKÜREK:

Bir hadiseyi düşünebilmek için filozof olmaktan başka çare görmemek, düşünme hakkından vazgeçmek değil midir ?

 

SADİ ŞİRAZİ:

• Öfke pusudan askerini saldırttığı zaman ortada ne insaf kalır ne takva ne de din kalır. Ben şu göklerin altında bunca meleği ürküten böyle şeytan görmedim…

• Eşeğini düşman vergisini de sultan alıp gittikten sonra o memleketin tacında tahtında ikbal kalır mı?

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

KOCA YÜREKLİ ADAM ZAFER HOCA

HIZLI YORUM YAP