Acı içinde kıvranan bedenim, yaşamı atıyor üzerinden, yolunu kaybeden bir çocuk gibi ağlıyor her köşede.
Düşündükçe odun taşıyorum ateşime, harlasan alev daha çok yakıyor her hücremi.
Nereden yolum bilmiyorum.
Ben neredeyim, nedir yaşama tutunma sebebim, hayalim, ideallerim bilmiyorum.
Karanlık bir halkada kayboldum.
Kimim ben, yolum nerede, sevdiğim, bilmiyorum.
Tanrının imtihan dediği oyununun ipine asıyorum boynumu.
Kıldan ince değil üstelik yiğit boynu.
Mubah artık her şey bu nefse.
Korkularımı hangi köşede yitirdim bilmiyorum.
Bir neden istiyorum hayata kanmak için, usulca kandırılmak istiyorum, açmadan gözümü.
Yutkunamıyorum; biriktirdiklerim yumru değil de, nefesimi kesmeye uğraşan iki korkunç el.
Kifayetsiz sözler sıra sıra kulaklarımın dibinde, pas tutmaya hazır.
Tatmin edercesine söylenen süslü sözlere kapılarını kapatan bilincim, gerçeklerle yüz yüze.
Çevirmiyorum yüzümü; her tokat canımı yaktıkça, iniyor sıcak damlalar hizayı bozmadan, dudaklarımdan boynuma.
Ruhumun ilik düğmesi olan Şah damarıma.
Sanki ölüme hazır, sanki hazır yaşamaya..
RAMAZAN SOHBETİ (23)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.