Türkiye’de son yıllarda tırmanışta olan ırkçılık ve mülteci düşmanlığı hem iç barışı hem de komşu ülkelerle olan olumlu ilişkileri tehdit ediyor.
Irkçılığın İslam’da asla yerinin olmadığını belirten İTTİHADUL ULEMA üyesi Molla Salih Şimşek, Batı’dan gelen bu hastalığın tedavisi için tedbir alınması gerektiğini söyledi.
Irkçılığın ülkelerin toprak bütünlüğünü, güvenliğini tehdit ettiğini vurgulayan Şimşek, Osmanlı Devletini yıkıma ve parçalanmaya götüren en önemli etkenlerden birinin de ırkçı grupların etkisinin artması olduğunu belirtti.
Daha önce Müslümanların arasında ırkçılık hastalığının olmadığını, bu hastalığın İslam ümmetine, İslam ülkelerine Avrupa’dan, Batı’dan bulaştığına dikkat çeken Şimşek, Avrupa’nın bu yanlışından dönmesine rağmen İslam ülkelerinde ırkçılığa destek verdiğini kaydetti.
Irkçılığın asla kabul edilemez olduğunu ifade eden Şimşek, “Malcolm X’in ifadesiyle ‘Irkçılık bir hastalıktır.’ Irkçılığı maruz gösterecek hiçbir şey yoktur. Çünkü biz kendi ırkımızı, dilimizi, rengimizi, memleketimizi, anne ve babamızı kendimiz seçmiyoruz. Dolayısıyla bu bizim tercihimize dayalı bir şey değildir. Bundan dolayı birinin kendi ırkını, dilini, cinsiyetini hatta kendi mezhebini üstün görüp bunu başkaları üzerinde bir tahakküm aracı olarak görmeleri kabul edilemez. Yani bu insani anlamda da, vicdani anlamda, İslami anlamda da böyledir.” dedi.
İslam’da ırkçılığın haram olduğuna, yasaklandığına vurgu yapan Şimşek, “Peygamber Efendimizin hadislerinde de bu çok net bir şekilde oraya konmuştur. Hadiste ‘Irkçılık yapan bizden değildir’ buyuruluyor. Irkçılığın temel kaynağı kibir ve şeytandır. Çünkü ayeti Kerimelere, hadislere ve alimlerimizin yaptığı açıklamalara baktığımızda; Irkçılığın babası olarak şeytan karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla ırkçılık yapan bir anlamda şeytanın yolundan gidiyor demektir. Şeytanlaşmış demektir. Dolayısıyla ırkçılıktan şeytandan kaçarcasına, ateşten kaçarcasına ırkçılık hastalığından ve illetinden kaçınmamız lazım.” diye konuştu.
Irkçılık tolumun temel huzuruna konulmuş bir atom bombası gibi olduğunu dile getiren Şimşek, şöyle devam etti: “Özellikle yakın dönem Osmanlı Devletine baktığımızda; onu perişan eden, onu yıkıma götüren temel sebeplerin başında ırkçılığı görüyoruz. Her kavmin, kabilenin, milletin kendine bir devlet kurma isteğiyle Osmanlı’yı paramparça ettiklerini görüyoruz. Tabi ki bu fikrin Batılılardan geldiğini görüyoruz. Özelde söylersek Avrupalılardan gelmiş. Avrupalılar tam tersine bizim içimize bu ırkçılık hastalığını atarken, kendileri tam tersine birleşiyorlar. Bunun da birçok örneği var. Mesela Bask bölgesi, Kuzey İrlanda, İskoçya, Galler bunun bir örneğidir.”
Irkçılığın bir hastalık olduğunu belirten Şimşek, “Bu hastalığı da içimize maalesef asırlardır yaymaya çalışıyorlar ve içimizdeki unsurlar vasıtasıyla zaman zaman başarılı oluyorlar. Kendilerinin sebep olduğu savaşlardan dolayı milyonlarda Müslüman Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı, Pakistanlı mülteci ülkelerini terk edip özellikle Türkiye gibi ülkelere sığınırken, bunlara yardım edeceklerine bunun üzerinden maalesef ırkçılığı kaşıyorlar.” ifadelerini kullandı.
Irkçılığın bir Müslümana asla yakışmadığını vurgulayan Şimşek, son olarak şunları söyledi: “Bir Müslüman ırkçı olamaz. Çünkü ‘Müminler ancak kardeştir’ ayeti bunun önünde bir settir. Efendimiz Aleyhisselatu Vesselam Veda Hutbesinde bizi ırkçılıktan sakındırıyor. Özelde Müslüman olarak genelde insan olarak bizlerin ırkçılığa şiddetle karşı durmamız lazım. Bu açıdan baktığımızda ırkçılık bir Müslümanın kabul edemeyeceği en büyük hastalıkların başında geliyor. Fıtratı temiz olan her insan ırkçılığı şiddetle reddeder.” (İLKHA)
Peygamber Sevdalılarından Batman Müftülüğüne ziyaret