RAMAZAN SOHBETİ (4) - Batman Pusula Gazetesi
bonus veren siteler casinositeleri.co https://www.battle-brothers.net
güvenilir casino siteleri istanbul evden eve nakliyat deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler popüler casino siteleri sex shop ofis taşıma parça eşya taşıma evden eve nakliyat nakliyat casino siteleri 2024 en iyi casino siteleri erotik shop uluslararası nakliyat
İkindi Vakti a 16:05
Batman PARÇALI BULUTLU 19°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

RAMAZAN SOHBETİ (4)

Spread the love

Orucun Hikmetleri, Sırları ve Faydaları,

Müslümanın, her şeyden önce orucun bir ibadet olduğunu ve Allah’ın onu farz kıldığını bilmesi gerekir. İbâdet olmasından maksat, Allah’ın emrine uymak ve Allah’a karşı kulluk görevini yerine getirmek amacıyla oruç tutmaktır. Müslüman, bu ibadetten doğması mümkün olan sonuca bakmaksızın bunu yerine getirmelidir. Böyle yaptıktan sonra orucun hikmet ve faydalarını araştırmasına herhangi bir engel yoktur. Hiç şüphesiz Allah’ın hükümlerinin tümünde hikmet ve kullar için faydalar vardır. Ancak ibadet eden kişi, o ibadetteki hikmet ve faydalan bilmek mecburiyetinde değildir. Yine hiç şüphe yok ki orucun da birçok hikmet ve faydaları vardır. Bu hikmet ve faydaların bir kısmına muttali olunur, bir kısmı ise kullar için gizli kalır. Orucun hikmet ve faydalarını şöyle sıralayabiliriz:

1. Sahih oruç, Allah’ın murakabesi için mü’minin kalbini uyanık tu¬tar. Oruçlu bir kişi, bir müddet sonra açlık ve susuzluk hisseder. Nefsi, yemeye ve içmeye meyleder. Fakat oruçlu olduğunun şuurunda olması buna mâni olur. Oruçlu kimse, nefsinin arzu ve isteklerine engel olur. Bunu da Allah’ın emrini yerine getirmek için yapar. Böylece kalbi daima uyanık olur, Allah’ın murakabesi altında olduğunun şuuruna varır ve daima Allah’ı anmış olur. O’nun kudret ve azametini hisseder.

2. Ramazan ayı mukaddes bir aydır. Allah, kullarından, bu ayı iba¬detle geçirmelerini, Allah’a yaklaşmak için gayret göstermelerini istemiştir. Bu orucu tutup, içindeki ibadetleri eksiksiz yapıp, bu halis ibadetler sayesinde Cennetine uçmayı bizlerden istemiştir. Yemek sofralarında, içki meclislerinde keyif yaparken bunların olması müm¬kün değildir. Bu bakımdan Ramazan ayı, ibadet etmek ve Allah’a yaklaşmak için en uygun ve bulunmaz bir fırsat ayıdır. Bu fırsatı bir daha göremeyebiliriz. Nasip olmayabilir. Kıymetini bilelim.

3. Sene boyunca yemek yendiği için hisler dümura uğrar ve nefsin azmasına sebep olur. Her iki durum da müslüman için uygun değildir. Orucun teşrî kılınmasında, nefsi temizlemek, hisleri güçlendirmek gibi hikmetler olduğu anlaşılmaktadır.

4. İslâm toplumunun üzerine bina edildiği temellerin en önemlile¬rinden biri de Müslümanların birbirlerine sevgi ve merhamet göstermele¬ridir. Zengin, açlığın acısını tatmadıkça, felaketlerini hissetmedikçe fakire gerektiği gibi merhamet edemez. Fakat Ramazan ay’ı, zengine fakirlik şuurunu veren, onu elem ve yoksulluğunda fakirle beraber yaşamaya sevk eden bir aydır. Bu bakımdan zenginlerin kalbine şefkat ve merhamet duygularını yerleştiren, fakirlere yardım etmeye sevk eden bir ibadettir oruç!

    Mevlam cümlemizi bu mantık ve şuurla orucunu tutanlardan eylesin. Ramazan ayının içindeki ibadetlerin büyüklüğünü idrak ederek bir ibadeti sergileyenlerden eylesin. Ramazan boyunca, günahlarımdan temizlenirim mantığını daima canlı tutanlardan eylesin. Vahamete ve gevşekliğe kapılmadan bu mübarek ayı bitirmeyi cümlemize nasip etsin. AMİN

 

AYETİ KERİME:

 

” Size farz kılınan bu oruç, sayılı günlerdedir. Fakat içinizden her kim hasta veya yolcu olur da orucunu tutamazsa, Ramazan’dan sonraki diğer günlerde bunu telâfî etmelidir.

İçinizden,  hasta veya yolcu olmadığı hâlde— oruç tutmakta zorluk çeken yaşlılar, hamileler, iyileşme ümidi kalmamış hastalar gibi devamlı mazereti olan ve bu yüzden, ancak  güçlükle oruç tutabilen kimselere gelince, onlar oruç tutmayabilirler, fakat bunun karşılığında fidye vermeli, -yani tutamadıkları her gün için, -maddî imkânlarının elverdiği ölçüde -bir yoksulu doyurmalıdırlar.

Fakat her kim fazladan iyilik yaparsa, sözgelimi, gerekenden fazla fidye verirse, bu, kendisi için elbette daha hayırlıdır. Bununla birlikte, tüm zorluğuna rağmen oruç tutmanız, -eğer orucun size kazandıracağı yararları biliyorsanız- sizin için fidye vermekten daha iyidir.”   (Bakara:184)                                                                            .

 

HADİSİ ŞERİF:

 

*…. Ebû Hureyre (ra).şöyle diyordu: Resulullah (S) dedi ki: “Allah: ‘Âdem oğlunun işlediği her hayır iş kendisi içindir, fakat oruç böyle değildir. Oruç sırf benim için edilen bir ibâdettir. Onun mükâ¬fatını da ben veririm” buyurdu. Oruç bir kalkandır. Herhangi biri¬nizin oruç günü olduğu zaman artık o kimse kötü söz ve fiil yapma¬sın, düşmanlık -veya bağırma-da yapmasın. Eğer bir kimse ona söver yahut onunla dövüşürse, derhâl: Ben oruçlu bir kimseyim, desin. Muhammed’in nefsi elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, oruçlu ağzın (açlık) kokusu Allah indinde misk kokusundan daha hoş ve da¬ha temizdir. Oruçlunun sevinip neşeleneceği iki sevinci vardır: Birisi orucu bozduğu zaman sevinir, öbürüsü de Rabb’ına kavuştuğu za¬man orucun mükâfatı ile sevinir”

 

*…….Ebû Hureyre (ra)’den: Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Her kim yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırak¬mazsa, o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına Allah için hiçbir ihtiyâç yoktur” buyurmaktadır

 

EFENDİMİZ SAV’DEN DUALAR:

 

“Allah’ım! Yaptığım ve yapmadığım şeylerin şerrinden sana sığınırım. Allah’ım,ölüm acılarına ve sıkıntılarına karşı bana yardımcı ol. Allah’ım, Bana faydalı olan şeyleri arttır, azaltma. Bana lütfet, ikram et. Beni hor ve hakir kılma.Bana muhtaç olduğum şeyleri ver.Beni mahrum bırakma. Beni yücelt, alçaltma. Beni memnun et benden razı ol.” 12.

“Allah’ım! Katı ve senden korkmayan kalpten, kabul olunmayan duadan,aç gözlü olmaktan ve faydası olmayan ilimden sana sığınırım.Bu dört şeyden sana sığınırım.”

 

HZ ALİ RA:

 

Ve bilirim bildiririm ki Muhammed kuludur, Resulüdür. Onu tanınmış bir dinle gönderdi; üstünde yalım-yalım ateş yakılan, yol yitirenlere yol bulduran dağ gibi belirli âlâmetle, hükmü kesin kılınmış kitapla, parıl parıl parlayan, ışıkla, alev alev balkıyan aydınlıkla, bozulması mümkün olmayan emirle yolladı şüpheleri gidermek, apaçık gerçekleri kesinleştirmek, delillerle halkı kötülüklerden çekindirmek, belâlardan korkutmak için yolladı.

İnsanlar sınanma içindeydiler; öylesine ki din ipi, o yüzden üzülürdü, kopardı; gerçek inanç direkleri yıkılırdı, yatardı. Dinin aslına karışıklıklar düşmüştü; iş darmadağın olmuştu; çıkılıp kurtulunacak yer daraldıkça daralmıştı; vehimlerden sıyrılmak için görecek gözler köreldikçe körelmişti. Doğru yolun adı sanı kalmamıştı; Körlük her yanı kaplamıştı. Rahmân’a isyân ediliyordu; şeytana yardımda bulunuluyordu. İman hor-hakir olmuştu; dayanakları yıkılmış-gitmişti; nişâneleri tanınmaz hale gelmişti; yolları görünmez olmuştu; geçitleri silinip gitmişti. Şeytana itâat etmişti insanlar; onun yollarını tutmuştu canlar, onun kaynaklarından içiyorlardı susayanlar. Şeytanın bayrakları onlarla yürüyordu; sancağı dikilmişti, dalgalanıyordu. İnsanlar öylesine sınanmalar içindeydiler ki o fitneler, tabanlarıyla eziyordu onları; tırnakları altında kırıp geçiyordu onları. Neşesinden tırnaklarının ucuna basmış, kalkınmıştı fitneler; insanlarsa o fitneler arasında yollarını yitirmişler, şaşırıp kalmışlar, bilgisiz bir hale gelmişler, fitnelerin içine düşmüşlerdi.

En hayırlı yerde, en şerr komşular arasından gönderdi O’nu, bir haldeydiler ki uykuları uykusuzluktu; sürmeleri gözyaşlarıydı; bilginin ağzına gem vurulmuştu, bir söz söyleyemezdi; bilgisizi ağırlanırdı, sayılırdı, bir sözü iki edilemezdi.

ÜSTAD BEDİUZZAMAN: Ramazanı Şerifin pek çok hikmetlerinden bir tanesi daha

 

** Dördüncü Nükte: Ramazan-ı Şerifteki oruç, nefsin terbiyesine baktığı cihetindeki çok hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki: Nefis, kendini hür ve serbest ister ve öyle telakki eder. Hattâ mevhum bir rububiyet ve keyfemayeşa hareketi, fıtrî olarak arzu eder. Hadsiz nimetlerle terbiye olunduğunu düşünmek istemiyor. Hususan dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmiş ise; bütün bütün gasıbane, hırsızcasına nimet-i İlahiyeyi hayvan gibi yutar.                                                     * İşte Ramazan-ı Şerifte en zenginden en fakire kadar herkesin nefsi anlar ki: Kendisi mâlik değil, memluktür; hür değil, abddir. Emir olunmazsa en âdi ve en rahat şeyi de yapamaz, elini suya uzatamaz diye mevhum rububiyeti kırılır, ubudiyeti takınır, hakikî vazifesi olan şükre girer.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

ZULÜM BİTECEK MAZLUMLAR KAZANACAK!

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.