HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde düzenlediği basın toplantısında, PKK’nın silah bırakma ve kendini feshetme kararını değerlendirdi. Ramanlı, “Kardeşliğimizi pekiştirecek, birliğimizi daim kılacak ve iç cephemizi tahkim edecek her türlü adıma bilakaydüşart destek vereceğiz.” ifadelerini kullandı.
"Sadece örgütün silah bırakması ve kendini feshetmesi elbette yeterli değildir"
PKK’nın kendisini feshetmesini değerlendiren Ramanlı, "Geçtiğimiz gün, PKK’nın silah bıraktığı ve kendini feshettiğine ilişkin kongre kararları kamuoyuyla paylaşıldı. Umuyor ve diliyoruz ki artık Kürt meselesi; silah, şiddet, terör ve bölünme parantezinden kurtulur ve kardeşane bir biçimde bu meselemizi gönül rahatlığıyla, gönül gönüle vererek, empati kurarak çözme yolunda hızlı adımlar atarız. Bugün itibariyle sadece bir açıklamadan ibaret olan bu fesih ve silah bırakma kararı, önümüzdeki aylarda umuyor ve diliyoruz ki gerçeğe dönüşür; sadece bir vaat olmaktan öteye geçip bir icraata dönüşür. Artık bizler de bu 40 yıllık şiddet parantezinden ülkemizi, memleketimizi ve en önemlisi Kürt meselesini artık çekip çıkarırız. Sadece örgütün silah bırakması ve kendini feshetmesi elbette yeterli değildir. Kürt meselesinin de çözüme kavuşturulması ve bu bütün konuştuğumuz sorunları, sıkıntıları ortaya çıkaran sebeplerin tek elden diskalifiye edilmesi ortadan kaldırılması hepimizin ortak sorumluluğudur." dedi.
"İnşallah Kürt meselesini de Türkiye’nin gündeminden artık hep birlikte çıkaracağız"
Açıklamasının devamında Ramanlı, şunları aktardı: "Biz, HÜDA PAR olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getirmeye hazırız. Bu konuda atılacak her türlü adımı; yasal, anayasal düzlemde, kardeşliğimizi pekiştirecek, birliğimizi daim kılacak ve iç cephemizi tahkim edecek her türlü adıma bilakaydüşart destek vereceğiz ve inşallah Kürt meselesini de Türkiye’nin gündeminden artık hep birlikte çıkaracağız. Artık bizim, artık kendi iç meselelerimizi konuşmaktan ziyade bölgemizle, İslam coğrafyasıyla ve dünyanın diğer bütün mazlum coğrafyalarıyla ilgilenmemiz gerekiyor. Bu cevher, bu imkân bizlerde var. Belki 40 yıldır ve ötesinde 100 yıldan fazla bir süredir konuştuğumuz bir türlü çözüme kavuşturamadığımız Kürt meselesini de şiddet-terör meselesini de artık bir daha açılmayacak derecede kapatma imkânı buluruz."
"Kürt meselesinin de kardeşane bir biçimde, hak ve hukuk temin edilerek tesis edilerek çözülmesi için de adımlar atılması gerekir"
Sürecin başarıya ulaşmasına dilediklerini ifade eden Ramanlı, sözlerine şöyle devam etti: “Zira Sayın Genel Başkanımızın da ifade etmiş olduğu gibi: 'Terörsüz Türkiye'den rahatsız olanlar; şiddetin, çatışmanın bu ülkenin gündeminden çıkmasından rahatsız olanlar ya aklından zoru olanlardır ya ahlaken sorunlu olanlardır.' Biz, ahlaken sorunlu olmayanları ve aklından zoru olmayanları bu önümüzdeki süreçte de seslerini daha gür çıkarmaya, kardeşliğimizi hak ve adalet temelinde yeniden inşa etmek üzere birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Kürtler de bu ülkenin asli kurucu unsurudur. Türkler gibi bin yıldan beridir İslam çatısı altında, şerefle ve onurla kaldırdığı İslam bayrağını, İslam kardeşliği bayrağını önümüzdeki süreçte de hep birlikte kaldırma niyetindedir ama bunun için dil, kimlik ve bölgesel kalkınmışlık bağlamında atılması gereken adımlar olduğunu da hepimizin itiraf etmesi lazım. Şiddetin, çatışmanın, terörün ve bölünme korkusunun artık konuşulmadığı bir düzlemde, Kürt meselesinin de kardeşane bir biçimde, hak ve hukuk temin edilerek tesis edilerek çözülmesi için de adımlar atılması gerektiğini buradan yeniden ifade etmek istiyorum." ifadelerine yer verdi.
"Batman’ın Kozluk ilçesinin bizden bir talebi ve hükümetimizden bir şikâyeti var"
Batman'ın Kozluk ilçesindeki sorunlara değinen Ramanlı, "Memleketim olan Batman’ın Kozluk ilçesinin bizden bir talebi ve hükümetimizden bir şikâyeti var. Bu hususu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Kozluk ilçemiz, eski ismiyle Hazo, binlerce yıllık tarihiyle pek çok medeniyete beşiklik etmiş bir ilçemiz. Zaman içerisinde ihtiyaçlar vesilesiyle şehirleşmesi büyüdü ve 'aşağı mahalle' dediğimiz Üçyol bölgesi, giderek şehirleşmeye açıldı ve pek çok kurum ve kuruluş aşağı Kozluk'a yerleştirildi. Bununla yetinilmedi eski Kozluk dediğimiz, 'yukarı çarşı' dediğimiz Çarşı Mahallesi gün be gün artık sessizliğe bürünmeye başladı. Kozluk ilçemizin de Yukarı Mahallesi ki sayıları 10 bini bulan bir nüfusu var. 200’den fazla iş yeri var. Gün be gün resmî kurumların artık orayı terk edişini seyrediyor. Bu yönden ‘Yukarı Kozluk’’un mahalle muhtarlarının bizden bir talebi var. En son belediye binasının, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın binalarının da aşağı Kozluk’a taşınması artık an meselesi, hazırlıklar buna göre yapılıyor. Şayet ‘‘Yukarı Kozluk’’ tenha bir şekilde kalırsa, oradaki vatandaşlarımızın da hem ticari, hem idari ve sosyal hayatları ciddi anlamda sekteye uğrayacaktır." dedi.
“‘Yukarı Kozluk’ üvey evlat muamelesi görmemeli”
Konuşmasının devamında Ramanlı, şunları aktardı:
"Elbette ki şehirlerimizin, ilçe merkezlerimizin gelişmesine katkı sunmak olabilecek en iyi senaryoda gelişmesini temin etmek hepimizin görevidir. Ama bunu yaparken adaleti ıskalamamalıyız. Hak ve nesafet ölçüsünde, adil bir şekilde imkânları paylaştırmalıyız. Tarihi Kozluk Kalesi’nin bulunduğu, pek çok tarihi caminin hâlen mevcut olduğu ‘Yukarı Kozluk’’un da üvey evlat muamelesi görmemesini diliyoruz. En son olarak Toplu Konut İdaresi’nin ‘‘Yukarı Kozluk’’ için belirlemiş olduğu konut inşaatına dair yerinin değiştirildiği ve 'aşağı Kozluk' yani Üçyol mevkiine kaydırıldığına dair haberler, tabi ki ‘Yukarı Kozluk’ sakinlerini tedirgin etmiş durumda. Bu konuda elbette bizler, bakanlıklarla Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla, yerelde yerel yönetimlerle ve merkezi idarenin bütün aktörleriyle bu konuyu konuşacağız. Önemli olan, kardeşane bir biçimde adilane bir biçimde şehrin imkânlarından istifade etmek ve yaşanabilir, huzurlu, güvenli şehirler inşa edebilmektir. Bu vesileyle, Kozluk ilçemizin bizden beklediği bu açıklamayı bir borç bilip yapma gereğini duyduk inşallah önümüzdeki süreçte ‘Yukarı Kozluk’un da talepleri dikkate alınarak bundan sonraki adımlar atılır."
"Dilimize ve kimliğimize sahip çıkarak hayalini kurduğumuz seviyeye erişeceğiz"
15 Mayıs Kürt Dil Bayramı vesilesiyle konuşmasının devamını Kürtçe olarak devam eden Ramanlı, "Bu sebeple istiyorum ki dilimiz olan Kürtçe hakkında birkaç söz söylemek istiyorum. Zira bugün Kürtler özellikle Türkiye'de öyle bir aşamaya geldi ki artık bizler de önümüzü görmeye başladık. Allah dilerse bundan sonra artık Kürt meselesi ve Kürt dili, silah ve kavgayla anılmayacak. Bugünden sonra inşallah bizler de dilimize ve kimliğimize sahip çıkarak hayalini kurduğumuz seviyeye erişeceğiz. Sizin de bildiğiniz gibi Kürtçe dili zaman geçtikçe kayboluyor. Özellikle şehirlerde dilimiz kullanılmıyor, çocuklarımız dilimizle konuşmuyor. Bundan dolayı daha güçlü ve daha kapsamlı bir şekilde dilimizi gündemimize almalıyız. Dilimizin gelişmesi için çalışmalarımızı artırmalıyız." dedi.
"Dilimizde Allah'ın ayetlerindendir"
Ramanlı, "Kürtçe öğretmenlerin atanması gibi Kürtçe konuşmanın kapsamı gibi (çalışmalar) resmi düzeyde de, toplumsal düzeyde de, aile düzeyinde de bizler için bir zorunluluktur. Her şeyden önce dilimize sahip çıkmalıyız. Dilimiz de Allah'ın ayetlerindedir. Türkçe, Arapça ve Farsça gibi Allah'ın bizlere verdiği bir armağandır. Bizler neşe ve coşkuyla, paha biçilmez bir onurla bu armağanı benliğimizde göstereceğiz. İnşallah önümüzdeki günlerde de HÜDA PAR olarak şimdiye kadar Kürtçe dilimiz için çalışmalar yaptığımız gibi, bundan sonra da inşallah daha fazla bu çalışmalarımızı devam ettireceğiz ki çocuklarımız da dillerini öğrensinler dilimizle eğitim alsınlar, kendilerine, dillerine, kültürlerine, sanatlarına ve kimliklerine sahip çıksınlar. Tüm Kürt halkını bu münasebetle kutluyorum. Kürtçe çalışmalar yönünde teşvik ediyorum. Hepinize teşekkür ediyorum." diye konuştu.