GÜNDEM

İHD, KÜRSEP'İN AKIBETİNİ SORDU

İnsan Hakları Derneği Öncülüğünde her hafta Cumartesi günleri yapılan "Kayıplar Bulunsun Fiiller Yargılansın "eylemlerinin 572. haftasında Zeynel Kürsep'in akıbeti soruldu.

İnsan Hakları Derneği Öncülüğünde her hafta Cumartesi günleri yapılan "Kayıplar Bulunsun Fiiller Yargılansın "eylemlerinin 572. haftasında Zeynel Kürsep'in akıbeti soruldu. Gülistan caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde toplanan kayıp yakınları, 1994 yılında Batman’da kayıplara karışan Zeynel Kürsep’in akıbeti soruldu. Burada basın açıklaması yapan  İHD şube yöneticisi  Av . Ahmet Şiray şöyle dedi. "Acılı baba İbrahim Kürsep kayıp oğlu için şunları anlatmaktadır: 'Oğlum Zeynel Kürsep, 24 yaşındaydı ve evliydi. 24.03.1994 tarihinde rahatsızlandı, muayene olmak için Batman Devlet Hastanesine gitmişti. Muayene olduktan sonra, hastaneden çıkarken yanına bir araba yaklaşmış. Arabadan inen sivil giyimli, silahlı 2 (iki) şahıs tarafından zorla arabaya bindirilip kaçırılıyor. Olayı öğrenir öğrenmez, yetkili makamlara başvuruda bulundum. Ancak başvurularım yanıtsız kaldı. Ailece, kendi imkânlarımızla araştırmalar yaptık. - Dünyamız başımıza yıkılmıştı. Bir taraftan en değerli varlığım olan oğlumu kaybetmiştim; diğer taraftan da gencecik gelinimin kaygılı bekleyişine ve eşinden haber alamadığımız için gelinimin yüzüne bakamıyordum.-Gece gündüz hep aradım. Gördüğüm her kişiyi durdurup oğlumu görüp görmediklerini sordum. Aradan 5-6 gün geçmişti. Batman merkezinde; Çocuk Şube Müdürlüğüne yakın bir evde bulunan sığınakta tutulduğunu ve daha sonra, Batman dışına çıkarılıp başka sığınaklarda alıkonulduğuna dair bilgiler aldım. Bundan sonra, Batman dışında çocuğumu aramaya başladım. Aradan 8 (sekiz) ay geçtikten sonra, - Kaçırılıp sonradan serbest bırakılan - bir şahıs bana gelip: ‘Oğlunla aynı sığınakta beraberdik.’ dedi. Bu haber üzerine, yaşlı halimle ve elimdeki bilgilerle yeniden aramalara başladım. 1996 yılında evimize gelen bir telefonda; oğlumun, Silvan ilçesine bağlı Susa köyünde bir sığınakta tutulduğunu söylediler. Silvan’a gittim ve oradaki yetkili makamlara başvuruda bulundum. Adres belirttim. Ama oradan da bir netice alamadım. Aradan çeyrek asır gibi bir zaman dilimi geçti halen umudumu yitirmiş değilim. Oğlum bir gün kapımızı çalacak diye bekliyorum. Tabi ki bu benim umudum. Oğlumun kemikleri dahi bulunsaydı biraz rahatlardım. Hiç olmazsa ziyaret edeceğim bir mezarım olurdu.' O günden beridir aramadık yer bırakmayan acılı baba; acılarının çok büyük olduğunu, oğullarının akıbetini merak ettiklerini ve sorumluların biran önce belirlenip, faillerin adalet önünde hesap vermelerini umduklarını dile getirmektedir.."