Bir zamanlar beraber üniversite okuyan iki genç varmış, ana babaları ayrı ama kardeşlikten öte dostmuşlar, okuyup okulu bitirdikten sonra birbirlerine derler biz işletme okuduk en iyisi bir piyasa ticaretine girelim, bir büfe açmakla başladılar kısa zamanda birer süper market sahibi oldular, işleri ayrı ama kardeşlikleri bir, o kadar dostlar ki görüşmeyen bir günleri olmazdı.
Hayat bu şekilde devam ederken arkadaşlardan birinin işi kötüye gidiyor, iflas durumuna düşüyor, arkadaşına gelip bana şu kadar para borç verirsen kendimi kurtara bilirim der, arkadaşı bakıyor ki istediği parayı verse elinde sermaye çok azalır, kendisi bu sefer iflas eder, ama dostluk işte arkadaşı isteği parayı ona veriyor. Arada bir zaman geçiyor borç alan arkadaşın işleri düzeliyor, fakat borç veren arkadaşın durumu kötüye gidiyor, arkadaşına gelip bu sefer o borç ister, arkadaşı kusura bakma elimde yok sana yardın edemem der, arkadaşı iflas edip iş yeri kapanıyor, elinde avucunda ne varsa gitti artık hiçbir şey yok, birkaç gün sonra arkadaşının marketine gider arkadaşından iş ister gelip bir işçi olarak çalışmak ister, arkadaşı kusura kalma şu an işçi alamam deyip onu geri çeviriyor. Bu arkadaş çok çaresiz, sonra evleneceği kızda onu terk ediyor, çulsuz biri ile evlenmem diyor. Bu genç ekmek parası için bir gün burada öbür gün orda günlük işlerle geçinmeye çalışıyor, üç adalı bir evle kalmış başka bir şey yok. Bir gün parkta otururken kendisi düşünüyor, ne ettim nereye geldim, neden arkadaşım bana arka çıkmadı söyleyip duruyor, bir de baktı ki yaşlı bir kadın banklardan birine oturmuş ağlıyor sızlıyor, bu genç kadına acıyor yanına varınca hali perişan bir yaşlı kadın, ona der ne işin var neden ağlıyorsun kimin kimsen yok mu teyze sana ne verebilirim, yaşlı kadın ağlayarak oğlum çocuklarım beni kapının önüne koydular, artık kimsem yok çaresizim, hava soğuk ölmek üzereyim, bu genç teyze gel bu gece bende kal yarına Allah kerim der, yaşlı kadını evine alıyor. Devamı yarın.