İNSANIN İKİ HATASI

İnsanı, kalitesi itibariyle değerlendirmek doğru bir çaba olmasa da bunu hak eden insan sayısı da az değil. Kalite, insanı boyu, yaşı, eğitimi veya geliri yönüyle bir takım sınıflara ve kategorilere ayırma değildir.

Eylemlerinin ve düşüncelerinin sorumluluğunu yüklendiği kadar diğer insanlar tarafından kabul görmesidir. Hukuki ve sosyal kurallara uyma dengesi kurma becerisini sergilemesi açısından ne kadar tutarlı olduğu önemlidir.

Hata yapmayı seven insan sayısı çok!

Hata yapmak bir yana kasıtlı eylemler ve art niyetlerle zarar verici davranışlar sergilemek hata yapmayı artırmaya yarıyor. Bu yüzden insanın özellikle yaptığı iki hata, zarar verdiği kadar insanın değerini düşüren etmenleri de ortaya çıkarıyor.

Şikâyet etmek ve Dedikodu!

 İlginç olan insanların uzak durması gereken bu iki kavrama daha fazla rağbet etmesi ve daha fazla hayatına katması. Asla şikâyet etmekten vazgeçilmiyor ve asla birilerini eleştiri yağmuruna tutmaktan uzak durulmuyor.

Konuşmayı çok seven bir toplum olarak sınır tanımama gibi bir özelliğimiz var. Konuşuyor ve sınır tanımama adına bazen olmayanları ve gerçekte var olmayanları da birilerine yakıştırmaya çalışıyoruz.

Karıştırdığımız şey insanların hatalarını ve eksikliklerini uygun bir dille ortaya koymak ile yerden yere vuracak şekilde insanların tüm özel ve mahrem yönlerini dile getirmek arasında hassas davranmamaktır.

Kendimiz dışında her şey hakkında fikrimiz var. Kendi dünyamız ve hayat biçimimiz gayet normal görülürken başkalarının eylemleri, yaşantıları, söylemleri ve yaşam tarzları kötüleme derecesinde eleştiri oklarına hedef yapılır.

Bizim yaptıklarımız normal görüldüğünden dolayı hiç kimsenin eleştirisine ve hataları dile getirmesine sıcak bakmayız. Sadece diğerlerinin hataları ve eksiklikleri gözümüzde büyütülerek gündem yapılmak istenmekte!

Devamlı bir eleştiri ve sürekli bir eksik ve kusur bulma arayışı hayatımızın vazgeçilmez unsuru haline dönüşmüş durumda. Birilerini, toplumu, sistemleri, olayları, yönetimleri, sosyal hayatın olağan yaşantılarını şikâyet konusu yapmanın derdiyle uğraşmayı seven bir dünyada bulunuyoruz.

Şikâyet konusu aslında insanın savunma mekanizması görevi görür. Savunma mekanizması kişinin kendisi ile ilgili tüm konularda hiçbir hata ve eksiklik görmeden sıkıntı ve problemleri etrafında ya da diğer insanlarda arama veya başkaları üzerine atma amacıyla kullandığı yöntemlerdir.

Hatayı kendinde değil de insanlarda bulmaya çalışma, olayların ve ortaya çıkan sıkıntıların nedeni ile ilgili sorgulamalardan kaçınarak başka bahanelere sığınma gibi arayışlar şikâyetin yapılmasında sebepler yaratmakta.

Dedikodu da aynı mantıkla hareketle bir bakıma kişinin kendi savunma biçimi olarak başkalarının eleştirilerek, kendi sorgulamalarını ortadan kaldırma çabası olarak nitelendirilebilir.

Yapılması gereken şey bahaneler arkasına, eleştiri kültürüne, diğerinin eksiklik ve hatalarını dile getirme, işleri düzeltmekten çok bozma girişimleri arkasına sığınmak değil; Yapıcı yönlü davranarak yaşama ve toplumsal gerçekliğe anlam vererek kişisel gelişim aşamalarını ön plana almaktır.

Kişisel gelişim için eğitim sürecinde farklı çatılar altında bir dizi faaliyetler yapmaya gerek yok. Hassasiyet duymak, sosyal ilişkilere olumlu adımlar atmak, toplumsal iletişim kanallarını gözeterek hayatın gerçeklerini kabullenmek yetiyor.