İnsanlara Olan Güveni Yitirmek Çok Acı Verici…

Bir iş adamı, "İnsanlara olan güveni yitirmek çok acı verici," demişti. O söz, düşündükçe beni derinden etkiliyor. Esnaf olmaya karar verdiğimde, insanlara güven vermek ve onlara güvenmek konusunda kararlıydım. "Ne olursa olsun," diyordum, "güvenin temel olduğu bir ilişki kuracağım."

Ama zamanla, bu güven maalesef paramparça oldu. Fakat kırılan şey yalnızca maddiyat değildi. En acısı, insanlar için duyduğum saygı ve sevgiydi. Güveni kaybetmek öyle bir şey ki, insanın içini saran bir boşluk bırakıyor. Gerçekten de hayatın en kıymetli duygularından biri olan güven, belki de aşk ve sevgiden önce gelir.

Peki, insanlar neden onlara güvenenleri hayal kırıklığına uğratır? Bu soruyu uzun zamandır kendime soruyorum, ama cevabı hâlâ bulabilmiş değilim. Bazen güvenin kırılması maddi oluyor, bazen de manevi. İnsanlar, ne yazık ki bazen sadece kendi çıkarlarını düşünerek çevresindekilere zarar veriyorlar.

Birçok dizinin repliklerinde sıkça duyduğumuz o cümle vardır: "Ben sana güvenmiştim!" Bu cümle, yalnızca televizyon ekranlarında değil, gerçek hayatta da çoğu zaman duyduğumuz bir ifadeye dönüşür. Bir insanın güvenini kaybetmesi, gerçekten büyük bir acı verir. Dostlarımıza, arkadaşlarımıza, aşklarımıza, annemize ya da babamıza öyle bir güven duyarız ki, bu güven sarsıldığında içimizde büyük bir boşluk oluşur.

Güven kırıldığı zaman, insanların psikolojik durumları bile değişebilir. Depresyona girebilirler, hatta bazen bir kadın erkeklere, bir erkek de kadınlara olan güvenini yitirir. Esnaf bir müşteriyle olan güvenini kaybeder. Güven, öyle kırılgan bir duygu ki, tıpkı bir vazo gibi; bir kere kırıldığında, eski haline getirmek neredeyse imkansızdır.

Bazen insanlar birbirlerine ikinci bir şans vermek isterler, ama eski güven ortamı bir kez bozulduğunda, ne yazık ki eski güveni yeniden inşa etmek mümkün olmaz. O yüzden herkes, karşısındaki ya da çevresindeki kişilere güven konusunda dikkat etmeli, onlara hayal kırıklığı yaratmamalıdır.

Son yıllarda, maalesef güven eksikliği daha da artmış durumda. Eskiden esnaflıkta ve ticarette alışveriş güven üzerine dönerken, şimdi daha çok "para peşin, kırmızı meşin" psikolojisiyle hareket ediliyor. Çoğu evli erkek eşine güven vermiyor, aynı şekilde evli bir kadın da eşine güven duymuyor. Kardeşler arasında bile, iş maddiyata geldiğinde, mirasa dair güvensizlik ortamı oluşuyor.

Ve etrafımızdaki güvenli insanlar, bu güvensizlik ortamında kaybolup gözlerimizin önünden siliniyor. Bu durum, çok daha derin bir problemin göstergesi. Güvenimizi, itibarımızı yeniden kazanmalıyız. Birbirimize saygılı, seviyeli ve güven dolu bir şekilde yaklaşmalıyız.

Bunu başarabilmek için de ya kimseye yapamayacağımız sözü vermemeliyiz, ya da verdiğimiz sözlerin arkasında durmalıyız. İnsanlar arası güveni yeniden inşa etmenin tek yolu budur.

Hoşça kalın...