Büyümekte olan ve gelişmeye çalışan illerin ortak kaderidir!
İnsan sayısının artması, yeni yerleşim birimlerine muhtaç olunması, altyapı ve üst yapı ihtiyaçları, yeşil alanlara olan zorunlu yönelme, İmar alanları belirleme, şehrin gelişimini sağlayacak projeler geliştirme gibi ana başlıklarla sıralanan alt yapı hazırlıkları…
İmar, yani diğer anlamı ile Bayındır hale getirmek demek Yapılaşma, Şehirleşme; Binalar, apartmanlar, Siteler, Yeşil Alanlar, Okullar, Camiler, Hastaneler, Yollar yapılması; İnsan için yaşam alanları oluşturulması demektir.
İldeki arazi, toprak, arsa ve mülk değeri olan taşınmazların kayıt altına alınması, devlet aracılığı ile yerlerinin, alanlarının ve sınırlarının taşıdığı değerler üzerinden belirlenmesi için Kadastro biriminin görev aldığı görülmekte. Amaç, tüm mülkiyet özelliği taşıyan varlıkların değerleri oranında belirlenmesi, hak sahiplerinin kayıp yaşamamaları ve belli bir kayıt kültürü ile şehir planlaması yapmaktır.
Şehir planı önemli bir nokta ve ilimizin çektiği sıkıntıların (insan sayısının fazlalığı, kentsel dönüşüm, yeni yerleşim alanlarının eksikliği, trafik yoğunluğu, altyapı-üstyapı yetersizliği, yeşil alan yetersizliği gibi) ortadan kalkmasında planlama ve sağlıklı bir Kadastro-İmar ortaklığının olmazsa olmaz olarak önümüzde durmasına yol açıyor.
Soru şu: Şehir İmar ve Tapulaştırma-Bayındırlaştırma süreci nasıl ve neye göre belirleniyor?
Şehirlerin gelişim ve değişiminin en önemli dayanağı su kaynakları ve yeraltı zenginliklerinin varlığıdır. Özellikle ticaret yollarının yoğunluğu ve merkezi coğrafik konumlarda bulunma durumu şehirlerin büyümesinde ve gelişiminde rol oynamakta.
Batman, Petrol enerjisi üzerine kurulan rafineri tesisi ve üretim merkezinin varlığı sayesinde 609 bin gibi insan sayısı ile koca bir İl haline dönüşen yerleşkeye sahip. 60 yıllık bir geçmiş tarihiyle Şehir olma kimliği taşıyan ilimizin, altına girdiği yük çok ağır geliyor ve geçmişte yapılmayan düzenli İmar, Kadastro çalışmaları ile Şehir Planlaması nedeniyle de kent merkezi olamamanın talihsizliğinde, yaşam alanlarımızın yığılmış sorunlarıyla boğuşuyoruz.
İş sadece İmar ve Kadastro işlemeleri ile mi bitiyor?
Hayır, tabi ki… Yapılan binaların, evlerin, site yerleşkelerinin, kurumların ve dikey yapıların kontrol ve denetiminin de sağlanması gerekiyor. Yapı Denetimi gibi son yılların aracı kurumu vazifesi görme amacı güden birimin sorumluluğu ön plana çıkmaya başlıyor. Çünkü iş vicdan ve merhamet duygularıyla yürümüyor. Fazla kazanç ve malzemeden kâr etme dürtüsü resmi bir aracı kurumun vazifesini sağlıklı bir şekilde yapmasını zorunlu kılıyor.
Özellikle bina ve inşaat ruhsatı işlemlerinin merkezi olan Belediye biriminin önemli hassasiyetleri gözetmesi lazım! Çünkü suiistimal, ihmalkârlık, kayırma, rant edinme dürtülerinin önlenemez kazanç hırsının devreye girdiği anlarda sınırlar tanınmıyor ve kaçak edinmelerin yolları açılıyor.
Kaçak Yapılaşma kavramının karşımıza bir kale gibi çıktığı nokta burası… Kaçak yapılaşma İmar planında olmayan, resmi Kadastro kayıtları oluşmayan, ruhsat alınmayan, Tapusu çıkarılmamış kayıt dışı yapılaşmanın, binaların, yerleşkelerin içerisinde olduğu süreci ifade eder.
Devletin uğrayacağı zarar bir yana Belediye hizmetlerinin sağlanmasında ve başkalarının hakkı olan şeyleri kullanmanın tutarsızlığıyla büyük problemlerin yaşanmasına neden olan kötülükleri ortaya çıkarmakta. Bir de afet olayları karşısında zemin etüdü gibi yapının eksik donanımlarının verdiği tahribatlarla meydana gelebilecek ölümleri ve yıkımları yaşamanın talihsizliği de bir yana…
Fazla kazanç düşüncesi ve kolay yoldan resmi kayıtlar dışında yapılaşmaya yönelmenin amaç edinildiği şehir gelişim modellerinin ilimizi götüreceği nokta umarım yıkımlar ve maddi kayıplar olmaz. Çünkü son sarsıntılarla birlikte deprem gibi afetlerin uzağımızda olmadığı ve alınması gereken tedbirlerin yaratacağı koruyucu güvenliğe muhtaç olduğumuz ortaya çıktı.
İlimizde de yaşanan kaçak yapı yıkımlarının ulusal kanallara olan gündem konularının başka yerlerde de yaşandığı ve kayıt dışı yapılaşmaya engel olduğunu görebiliyoruz. Hiç kimse kolay kazanç ve hak yeme yoluyla köşeyi dönme hevesine kapılmaya çalışmasın. Çünkü birinin yaptığı bir başkası için de hak doğuruyor.
Ortada ne kalır o zaman?
Ayrıca, Kentsel Dönüşüm projesinin yanında yeni imar alanlarına da önem verilmesi ve şehir yerleşkesini yayacak şekilde rahatlık yaratan yeni yapılaşmalara yönelik girişimlerde bulunulmasının zamanıdır.