Komşu Komşunun Külüne Muhtaçtır

Ortaokul yıllarımda sosyal bilgiler kitabında okuduğum bir cümle vardı: “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” O gün kulağıma basit bir söz gibi gelen bu cümlenin, hayatın içinden ne kadar derin bir anlam taşıdığını yıllar geçtikçe daha iyi anladım.

Eskiden komşuluk, hayatın en güçlü bağlarından biriydi. İnsanlar sadece yan yana oturmaz; birbirinin derdini, sevincini, acısını ve lokmasını paylaşırdı. Sofradan artan yemek tabakları kapı kapı dolaşırdı; bir evde hastalık varsa diğer ev sokak olurdu. Küçük bir sıkıntıda ilk koşan, çoğu zaman kardeşiniz değil; hemen yanınızdaki komşunuzdu.

Bugüne baktığımızda ise tablo farklı. Aynı apartmanda yaşadığımız insanların kim olduklarını bile bilmediğimiz bir dönemdeyiz. Kimimiz “yoğunluk”, kimimiz “sosyal medya” diyor ama aslında çoğu zaman bilinçli bir uzaklaşmayı tercih ediyoruz. Bazısı maddi durumunu ya da kültürel üstünlüğünü bahane ederek komşudan uzak duruyor. Oysa unuttuğumuz bir gerçek var: Toplum, en küçük halkası olan komşuluk bağı kopunca çözülmeye başlar.

Kur’an-ı Kerim’de, “Komşun açken tok yatamazsın” buyuruluyor. Bu sadece bir öğüt değil; toplumsal hayatın ilahi tanımıdır. Ne kadar paranız olursa olsun, ne kadar güçlü olduğunuzu sanırsanız sanın; bir gün en basit ihtiyaç için bile kapısını çalacağınız kişi yine komşunuz olabilir. Bazen bir kaşık salça, bazen bir tutam tuz, bazen hastaneye gidecek bir yol arkadaşı, bazen de bir koltuğu kaldıracak bir omuz gerekir. “Benim kimseye ihtiyacım olmaz” diyenleri hayat bir gün öyle bir sınava sokar ki, komşu diye seslenmek zorunda kalırlar.

Unutmamak gerekir ki kimse kusursuz değildir. Komşuluğun güzelliği de budur: Eksiklerimizin birbirini tamamlaması…

İyi bir komşunuz varsa, aslında iyi bir kardeşiniz var demektir.

İnternet, televizyon, sosyal medya… Hiçbiri sizi sosyalleştirmez; aksine yalnızlaştırır. Gerçek sosyalleşme ancak insanların yüzüne bakarak, kapı çalarak, hal hatır sorarak, sevincini ve kederini paylaşarak olur.

Bu nedenle komşularınıza kıymet verin. Bayramda, seyranda, dar günde kapılarını çalın. Küçük bir tebessüm, bir fincan kahve bile gönül bağı kurmaya yeter. Belki farkında değilsiniz ama bir gün o kapının ardındaki kişi, sizin için Hızır gibi yetişecek.

Unutmayın: “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.”

Komşunuzu ihmal etmeyin; çünkü en yakın dostluk, aslında hemen yan kapıda duruyor.