NEREDEN NEREYE..!

Bundan otuz, otuz beş yıl önce sağlık sektöründe ülkemizin yaşadığı zorlukları hatırlayanlar bilir.

Hastane vardı ama doktor yoktu. Doktor vardı ama ekipman yoktu. Ambulansın ne olduğunu bilen bile azdı. Doktorun elinde sadece bir stetoskop olurdu, başka hiçbir şey olmazdı.

O dönemlerde insanlar çaresizdi. Hastalarını şifa bulma niyetiyle türbelere götürür, umutlarını orada ararlardı. Hatta yeni evli çiftler çocuk sahibi olabilmek için ziyaretlere gider, dualar ederdi. Adaklar kesilir, ağaçlara kurdeleler bağlanır, bütün umutlar Allah’a bırakılırdı.

Nereden nereye..!

Bugün gelinen noktada tıpta öyle büyük ilerlemeler kaydettik ki artık bütün dünya ülkemizi konuşuyor. Çaresiz kalmış birçok hasta, tedavi için Türkiye’ye geliyor. Vatandaşlarımız artık türbelere gitmiyor, doktorlara güveniyor; ameliyatını oluyor, tedavisini alıyor. En kötü hastalıkta bile şifayı hekimlerde arıyor.

Peygamber Efendimiz’in, “Ölmüşlerden medet ummayın” buyruğunu hatırlatmakta fayda var. Elbette geçmişteki büyüklerimiz iyi ahlaklarıyla, adaletleriyle, bilgileriyle insanlara yardımcı oldular, İslam’ı sevdirdiler. Ancak kimse ameliyat yapamaz, kimse tıbbi çare sunamaz. Bugün bu görevi yerine getirenler hekimlerdir.

Artık insanlar türbeleri şifa için değil, sevgi ve saygı için ziyaret ediyor. Bu da toplumumuz adına çok kıymetli bir dönüşüm. Çünkü ilim, bilim ve sağlık konusunda ilerledikçe, Kur’an’ın bizlere verdiği mesajların değerini daha iyi anlıyoruz.

Şükürler olsun ki bugün ülkemizde tıbbi anlamda her türlü müdahale mümkün. Eskiden gözleri görmeyen birini türbeye götürüp dua etmekten başka çare yokken, bugün bir göz hastanesinde tedavi edilebiliyor, hatta bir bağışçının korneasıyla görme şansı tekrar kazanabiliyor.

Sağlık sektöründeki bu büyük ilerleme sayesinde artık ambulans geliyor, hastalar hastanelerde şifasını buluyor ve ailelerine sağlıklı bir şekilde dönebiliyor.

Gerçekten de, ülke olarak nereden nereye geldik..!