HÜDA PAR İnsan Hakları ve Hukuk İşleri Başkanlığı tarafından Van’daki bir otelin konferans salonunda “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı" gerçekleştirildi.
Çalıştayın ikinci oturumu "Cumhuriyet’in Kuruluş Sürecinde Kürtler ve Dil Politikaları" başlığıyla gerçekleştirildi.
Araştırmacı Yazar Mehmet Yavuz Ay'ın başkanlığında yapılan ikinci oturumda HÜDA PAR Milletvekili Serkan Ramanlı, bir sunum gerçekleştirdi.
Yüz yıldır Kürtler arasında eğitim dilinin Kürtçe olduğunu söyleyen Ramanlı, bunun en büyük örneğinin medreseler olduğunu kaydetti.
Bazı ırkçıların bugün, Türk milliyetçilerinin oylarını alabilmek için "Kürtçenin resmi dil olamayacağını" savunduğunu hatırlatan Ramanlı, "Resmi dilden bile bahsetmiyorlar. Bugün Kürtçenin eğitim dili olmadığını söylüyorlar." dedi.
Ramanlı, konuşmasının devamında bazı ülkelerde birden fazla eğitim dili ve resmi dil olduğunu belirterek bazı örnekler sundu.
HÜDA PAR Milletvekili Serkan Ramanlı, "Demek ki dünyada birden fazla resmi dil ve eğitim dili olabilirmiş. Ama hangi ülkede yok? Kemalist zihniyete sahip olanlarda. Herkesi tek bir imaja sokuyorlar. Herkesi kendi imajına soktuğunda, aslında Allah'a da hakaret ediyorsun.
Çünkü Allah hepimizin tek bir dil ve tek bir millet olmamızı isteseydi, bizi öyle yaratabilirdi. Bunu istemedi. Birbirimizi tanıyalım diye bizi birçok dil ve birçok milletle yarattı. Bu Allah’ın isteğidir, ona boyun eğmeliyiz. Kemalizm, Allah’ın emrine başkaldırmaktır."

İstanbul'da bazı öğrencilerin, kendilerine "ne davası güttüklerini, Kürtlerin istediği gibi dükkan açabildiğini, üniversiteye gidebildiğini ve avukat olabileceğini" söylediklerini aktaran Ramanlı, şöyle devam etti:
"Ne yaptığınızı anlamıyoruz' diye sitem ettiler bize. Onlara, gözlerini kapatmasını ve bunları hayal etmesini söyledim: Ve dedim ki bu devlet kurulduğunda, bu devletin kurucusu Selanikli Mustafa Kemal değil de Süleymaniyeli Mustafa Cemal olsaydı devletin adı Türkiye değil de tamamen Kürdistan olsaydı; devletin tüm vatandaşlarına, adımızın Kürt olduğunu, eğitim dilinin sadece Kürtçe olduğunu, tek bir millet olduğumuzu ve adımızın Kürt milleti olduğunu söyleseydik ve tüm dağlarımıza ‘Ne Mutlu Kürdüm Diyene!’ diye yazılsaydı. 'Bizler Türk'üz, Kürt değiliz diyenlerin' de kafasına bassaydık.
Ve deseydik ki, sen kendini öyle sanıyorsun ama yanılıyorsun, bu Kürtlük bir kavmin adı değil ve bununla da yetinmeyip sizi hapse atmış olsaydık. İtiraz etseniz bile size; bizler Müslüman kardeş değil miyiz, Kürtçe ve Türkçeyi bırakın, kardeşiz deseydik.
Ve bu rüyadan uyansaydınız ne hissederdiniz? Birisi, ‘Vallahi tüylerim diken diken oldu’ dedi. Bu rüyayı hoş kabul görenler ve kabul edenler, bilsinler ki Kemalistlerin suyu hamurlarına karışmıştır."
Ramanlı, "İnsanlıkta eşitiz, İslam'da da kardeşiz. Gün gelir kardeş kardeşi için kanını döker. İnsanlıkta, Müslüman veya gayrimüslim, aramızda hiçbir fark yoktur. Herkesin dili bizim dilimiz kadar şereflidir.
Herkesin kavmi bizim kavmimiz kadar şereflidir. Birbirimizden farklı değiliz. Bunu Kürt halkına söylüyorum, çünkü biliyorum ki İngilizce de söylesem, Kürtçe veya Türkçe de söylesem anlamayacaklar. Kemalizm onlara hiçbir fayda sağlamaz, onlara ne söylerseniz söyleyin." şeklinde konuştu.

Kürtlerin, tarih boyunca hiçbir siyasi duruş göstermediğini ifade eden Ramanlı, "Bugün, Türkiye'deki Kürtlerin sayısının bugün en az 20-30 milyon olduğunu söyleyelim. Bu savaşı ve çatışmayı, biz Kürtler ve insanlığımız için meşru olmayan bu yolu ortadan kaldırdığımızda, Kürt halkıyla sorunlarımızı çözmek için siyaset yolunu ve ikna yolunu kullanabiliriz.
Ama nasıl? Başkasının kapısında dilenci olarak değil. Yalvararak ve rica ederek değil. Kendin için ayağa kalk, kendin için açık ve dürüst bir politika belirle ve onu takip et. İktidar Kürtlerin eline geçtiğinde, iktidara ortak oldukları zaman, amaç ve hedeflerine ulaşırlar. Bu ülkenin ileri gelenleri ve din adamları haklarını iktidarla elde ettiler.
Kadının başörtüsüne nasıl izin verildi? Bu şekilde izin verildi. Bugün de bunu yapmamız gerekiyor. Muhalefet etmek Kürtler olarak bizim sorumluluğumuz değil. Bazıları, Cumhurbaşkanı'nı devirip yerine başkasının Cumhurbaşkanı olmasına izin vereceğimizi ve ona da muhalefet yapacağımızı söylüyorlar.
Neden? Muhalefet bizim boynumuza mı kalmış? İktidara ortak olacağız ve iktidara ortak olabilirsek hak ve yetkilerimizi de elde edeceğiz. Yol belli. Yol, siyaset yoludur, meşru yoldur, sivil yoldur. Yolumuzdan ayrılmazsak, Allah'ın izniyle hedefimize ve amacımıza ulaşırız." şeklinde konuştu.




