SİYASET

Ramanlı, Mardin’de Kürt meselesini değerlendirdi

Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, HÜDA PAR Mardin İl Başkanlığı organizesinde yapılan aşiret ve kanaat önderleri buluşmasında, Kürt meselesi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Artuklu Öğretmen Evinde HÜDA PAR Mardin İl Başkanlığının organize ettiği “Terörsüz Türkiye Süreci” buluşmasında önemli mesajlar verildi.

Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programa, HÜDA PAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı, HÜDA PAR Genel Başkan Vekili ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, HÜDA PAR Mardin İl Başkanı İsmail Çevik, aşiret liderleri ve kanaat önderleri katıldı.

Açılış konuşmalarının ardından programda bir konuşma yapan HÜDA PAR Batman Milletvekili Serkan Ramanlı ise komisyon süreci öncesine konuyu getirerek yaşananları anlattı.

Kürtlerin hakları neden konuşulmuyor?

Yaşanan süreci değerlendiren Ramanlı, “Malum olduğu üzere bu süreçle ilgili bir seneyi aşkın süredir hem konuşuluyor hem ziyaretler yapılıyor. Yaz aylarının başından itibaren de Meclis’te bir komisyon kuruldu. Sürecin başlangıcını hatırlatacak olursak, MHP lideri Bahçeli Öcalan’a hitaben ‘Örgütün feshini bildir, silahı bıraktığını ifade et, gel Meclis’te konuş’ dedi. Herkes şok oldu. Başkası söylese başına bin bir türlü iş gelirdi ama bunu söyleyen devletin önemli bir aktörüydü. Bunun ardından Öcalan’ın çağrısı, örgütün fesih kararı, sembolik de olsa birkaç silahın kameralar önünde yakılması ve komisyonun kurulması geldi.” dedi.

Kürt meselesi ile ilgili komisyonun yeni bir süreç olmadığına vurgu yapan Ramanlı, “Bu yeni bir süreç değildir. Bundan önce birkaç süreç daha yaşanmıştı. Bu adımların amacı silahsızlanma ve çatışmanın sona erdirilmesiydi. En büyük hayal kırıklığı 2013–2015 yılları arasındaki çözüm sürecinde yaşandı. O zamanlar ‘Kürt meselesi çözülecek, terör bitecek, çatışma bitecek, barış gelecek’ deniyordu; hiçbirisi gerçekleşmedi. Ülkenin böyle bir olgunluğa erişmesi takdire şayandı ama gerçekleşmedi. Bazıları ‘Bir çözüm olacak, çatışma bitecek; peki o zaman Kürtlerin hakları neden konuşulmuyor? Dil, anadilde eğitim, kimlik, anayasal tanıma, vatandaşlık ve kültürel haklar niçin gündeme gelmiyor?’ diyor. Bugün çatışmaların yoğun yaşanmasının sebeplerinden biri de bu tür haksızlıklardır: Ret, inkar, asimilasyon gibi uygulamalar. Bu konuda kısmi düzenlemeler var ama istenen düzeyde değil.” ifadelerini kullandı.

“Yaz bitti, sonbahardayız; örgütün silah bıraktığına ya da fiilen kendini feshettiğine dair belirgin bir işaret yok”

Ramanlı PKK'nın halen fiilen kendisini feshettiğine dair bir emarenin olmadığını aktararak, “Komisyona çok çeşitli kesimlerden katılanlar oldu. Ancak mevcut komisyon, ‘Kürt meselesini nasıl çözeriz?’ sorusuna cevap arayan bir yapı değil. Yaz aylarının başından itibaren süreç başladı; örgütün fesih kararı almasıyla üyelerinin silahlarını teslim etmesi ve dağdan inmesi bekleniyordu; bunun birkaç ay süreceği söyleniyordu. Yaz bitti, sonbahardayız; örgütün silah bıraktığına ya da fiilen kendini feshettiğine dair belirgin bir işaret yok. Örgüt tarafı, ‘Benim silahları bırakıp kendimi fiilen feshetmem için devletin somut adım atması gerekir’ diyor. Örgütün ‘silah bıraktım, kendimi feshettim’ demesi gerçekten yeterli bir somut adım mıdır, bunu sormak lazım.” dedi.

Ortada ciddi bir güvensizlik var

Devlet ve PKK arasında ciddi bir güvensizliğin olduğuna dikkat çeken Ramanlı, “Devlet tarafı 2013–2015 döneminde ‘Biz onlara el uzattık, onlar elimizi ısırdı’ diyerek güvensizlikten söz ediyor. Örgüt ‘Ben kendimi feshettim’ demiş, birkaç silah yakılmış olabilir ama etkinlikleri tamamen sona ermiş değil; örgütün yapısı ayakta duruyor. Devlet de ‘Onlar tamamen kendilerini feshetmeden biz kanun çalışması yapmayız’ diyor. Ortada ciddi bir güvensizlik var. Örgüt ise teslim olduktan sonra üyelerin hapse girme riski nedeniyle güvence talep ediyor. Burada tartışılması gereken soru şu: Örgüt kendini fiilen feshetmeden önce kanun mu çıkarılmalı, yoksa örgüt üyelerinin silah bırakması için hapis yatmama gibi hukuki güvenceler mi sağlanmalı? Bunun üzerinde tartışmak gerekiyor.” diye konuştu.

Suriye’nin durumu

Suriye hakkında da konuşan Ramanlı, şu ifadeleri kullandı: “Bir diğer husus, her şeyin Suriye’deki PYD statüsüne bağlanması. Hükümet, Öcalan ve örgütünü bütün yapılarıyla beraber toptan feshetme kararı aldığını söylüyor; bunun içinde PYD de var. Bugün Suriye’de on binleri bulan bir askeri varlığı olan PYD de mevcut. PYD’nin de silah bırakması, HTŞ’ye tabi olması ve Suriye merkezi hükümetinin bir parçası olduğunu kabul etmesi lazım. PYD silah bırakmazsa bu süreç ilerleyemez. Örgüt ise Türkiye’deki meselelerin Suriye’dekiyle doğrudan bağlantılı olmadığını iddia ediyor; PYD ile PKK arasında bağ bulunmadığını söylüyor. Suriye’yi bu sürece dâhil etmeli miyiz, dahil edersek nasıl etmeliyiz? Yarın, Allah korusun, Suriye’de yeniden çatışma çıkarsa Türkiye’deki sürecin akıbeti ne olur? Eğer Suriye’de işler beklenildiği gibi gitmez ve taraflar istemedikleri bir sonuca katlanmak zorunda kalırsa, PKK ‘Suriye’de işler bozuldu, Türkiye’de de işleri bozalım’ mı der? Bunlar göz önünde bulundurulması gereken risklerdir. Türkiye’nin Suriye politikası, ülkeyi bir üniter devlet olarak görüp merkezi hükümete bağlı bir düzen istemesi yönündedir. Mardin’den baktığımızda, uzun yıllar çatışmalardan etkilenen bir bölge görüyoruz; ekonomik gelişimi sınırlanmış bir kentten baktığımızda herkesin farklı bakışı olabilir. Biz de sizlerin fikirlerini dinlemek istiyoruz.”

Yapılan konuşmaların ardından programa katılan STK temsilcileri, aşiret ve kanaat önderleri tarafından milletvekillerine sorular yönetildi.

Program, çekilen hatıra fotoğrafı ile sona erdi.