Dünyaya niçin geldik niye varız? Yeryüzündeki amaç ne? Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder; çünkü Su akar yolunu bulur. Ruhta öyle yolunu yani amacına varabilmeli. Hayatı ona göre şekillendirmeli.
Hayatın değeri de uzun yaşanmasında değil, iyi yaşanmasındadır.100 sene yaşayan adama sorun hayatın boyunca kaç sene mutlu kaldığını veya 20 yaşındaki birine, hatta kendinize sorun biz şu yaştayız ama kaç yıl mesut olduk? Buradan şunu anlayalım. Öyle uzun yaşamışlar var ki, pek az yaşamışlardır. Şunu anlamakta geç kalmayın: Doya doya yaşamak yılların çokluğuna değil, sizin gücünüze bağlıdır. Mesela benim ruhumu doyuran, beni mutlu kılan kitaplardır.
Kitaplarımın dilediğim zaman bana sevinç verecekleri, yaşamama destek olacakları düşüncesi anlatabileceğimden daha büyük rahatlık verir bana. İnsan hayatı denen bu yolculukta benim bulduğum en iyi nevale kitaplardır ve ondan yoksun anlayışta insanlara çok acırım. İnsanın tek dostudur kitaplar, bizleri farklı bakış açılarına, daha detaylı geniş düşünmeye meyilli kılan en müthiş şeydir kitap. Ruhumu onlarla besliyorum ben. Çoğumuz farklı bir şekilde yaşayıp mutlu olmaya çalışıyoruz. Dünyada var olabilme çabamız çoğu zaman bizi yaşamaya değer kılmayacak bir ruh haline getirir. Dünyanın en zengin insanı da yorulur en fakir insanı da zaten ruhun parayla beslenemeyeceğinin bilincindeyiz. Yaşantımızdaki gayede para kazanmak üzerine kurulu olmasın. Bir ekmekle, sıcak bir çorbayla bile huzurlu, mutlu olabileceğiniz gibi, canınızın her istediğini yemekle de mutsuzlukla da cebelleşebilirsiniz. Mühim olanı da ne yersen, ne içersen, ne giyersen, nerde yaşarsan, ne iş yaparsan yap kendini başkasının hayatlarıyla kıyaslama yapmayacak şekilde elindeki şartların yaşatmış olduğu düzende ruhunu duyurabilmek. Bakın ruh diyorum önemli olan onun doyması, yoksa karnı tok her istediğini alabilen, dilediği gibi yaşayabilen insanlara da bakın çoğu mutsuz olmaktan şikâyetçi. Benim hayatımda her şey berbat ben nasıl mutlu olayım istediğim hiçbir şey olmuyor bana mutluluk uğramaz diyenlerin seslerini de duyar gibiyim. Yenilmezliği, eğilmezliği, ezilmeyi, vazgeçmeyi kabul eden insan, insan değildir gözümde. Bir alt yaratıktır. Bu yoldaki inancımın içtenliğine, gücüne, sürükleyiciliğine İnanıyorum. Tökezlemekten harap olmuş olsak ta ayağa yeniden kalkıp ne yapabileceğimize ruhumuzu nasıl tatmin edebileceğimize bakalım. Dünyaya çivi çakmaya gelmedik elbette süremiz dolunca karanlığa gömülüp gideceğiz.
Şartlar ne olursa olsun Mutlu olabilmeyi keşfedin.
Ne kadar çok yaşadığınız değil, Ne kadar mutlu olduğunuz önemli.
Ruhunuzu tazeleyin.
Yağmur sesi, kuş sesi size bir Huzur sebebi olsun.
RUHUNUZU İYİ BESLEMENİZ dileğiyle..