SESSİZ AĞITLARIN HÜZÜNLÜ YÜZÜDÜR BATMAN

Batman’ın zamanın ruhuna yazılmış cazibesine aşık, lakin kökünden kopartılmış ve bununda bedelini erkenden ödemiş, dünyanın dört bir yanına dağılmış göçmen çocuklarıyız bizler. Dağıldığımız yaban ellerde, hazan mevsiminde ağaç dallarına tutunamamış solgun yapraklar gibiyiz. Biliriz yinede erdem ki yürekli çocukların cesaretinden bakar dünyaya barışı, kardeşliği, insanları ötekileştirmeden eşitçe kucaklayan.

 

Gece isimli filmi izlerken bir sahnesinde geçen “Biz gençliğimizi hayata sadaka verdik.” repliği yine aldı beni Batman’ın kuytu köşelerine yeniden götürdü. Batı Raman gecelerinde yitik çığlıkların bedenlere sesizce çizikler attığı sahte kendinden kaçış zulalarına. Yani kentin karanlıkta kalan taraflarının insana battığı ruhsal viran/hanelerine!

 

Batman kent kültürünün oluşturduğu zihniyet dünyası, özgün bir hümanizmaya ev sahipliği yapardı eskiden. Aşiretsel dayanışmacı mertlik kültürü ve toplumcu ehli inanç geleneği birbirini besleyerek ve olumlu yöndende etkileyerek tümden kentsel özgünlük kazanmış bir insancıl yapı ortaya çıkarmıştı zamanla. Kentin birliğini ve beraberliğini negatif yönden etkileyen çelişkiler ve çıkarlar çok boyutlanmadan bir uzlaşı noktası yakalardı her zaman. Acı bakiyelerde çıksada bazen karşımıza öyleydi işte.

 

Kent kültürleri aslında orada yaşayan insanların zihniyet formunuda yansıtırlar. Eskilerde Batman’da nitelik niceliğe kurban edilmezdi, Edep, liyakat, hakkaniyet ve toplumsal bağlılık saygı görürdü. Beşiri ve Sason inançsal hoşgörüyü, Kozluk zengin çoğulculuğu, Hasankeyf köklü tarihi ve Gercüş-Hesaré otantik bozulmamış varlığıyla Batman kent kültürünün ana damarlarını oluştururdu.

 

Batman kır ve kent arasındaki olumlu ve dengeli ilişkisi sayesinde de rahatlıkla örnek bir ekolojik modeli başlıbaşına yaratabilirdi. Balpınar’ın zengin tarım havzası, Batman çayı havzası, Sason-Yücebağ ve Kozluk-Bekirhan verimli toprakları yine Gercüş’ün Hesaré-Kayapınar doğal tarımsal çeşitliliğinin yanı sıra Beşiri Awiské bereketli sulak alanlarında bu Batmana özgü model pekala yaşam bulabilirdi.

 

Doğru ve çoğulcu katılımı esas alan bir stratejik kent kalkınma planıyla ekonomik, sosyal, ekolojik ve tarımsal olarak Batman’ın ayağa kalkması içten bile değildir. Batman tarımsal üretkenlik açısından oldukça zengin topraklarını beton işgalinden korumayı başarırsa ve bilinçli bir kentsel tutum sergilerse geleceğini koruma altına alır. Zira Batman toprakları yeni ürünlere de rahatlıkla adapte olmaya müsait bir özgünlüğede sahip.

 

Kentlerinde özgün ve özgür ruhları vardır bizim gibi kanatmaya gelmeyen. Bazen Mereto zirvesinde yaz, kış hiç eksilmeyen kar ve rüzgarın ahenkli uyumundan bizlerle kendi dilinden konuşur özgürlük. Bazende Gré Migro Höyüğünde gizeme bürünür hemen yolumuzun üzerinde ve Hasankeyfé akıtır tarihin kırgın gözyaşları bilgeliğin kadir kıymetini bizler bilmeden. Günümüzde geçmişin kadim mirası tarihte açtığımız kanatan yaralar vardır o usul usul kanarken aslında biz can veririz utancımızdan sessizce. Sahi bizde tarih gözyaşlarının suyu yaktığını gören göz ve vicdan kaldı mı?

 

“Özgürlük, yaşamı anlama adaletidir. Yaşamı anlama ve anlamlandırma cesareti ise özgürlük için herşeyi göze alabilme erdemliliğidir”