ÜÇ ARKADAŞ-2

Adam derki bak arkadaş, “yolculuğa girdiğin zaman nerde akşam olursa geceyi orda geçir gece yolculuğu yapma” Ali şaşırır hepsi bu mu, adam evet der bir altın bir akıl, bir daha istersen bir altın daha verirsin.

Ali biraz kızar birazda üzgün hızlı bir şekilde dükkandan çıkar, hayıflanır yazık oldu, ne emekle bu altını biriktirdim, ah merakım bir altın kayıp ettim diye üzülür. Ali arkadaşları ile akşama kadar çarşıda dolaşır hediyeler alır, akşam üstü tam alış veriş bitti derken, Ali tekrar merakını yenemez adamın yanına gelir, belki bu sefer daha mantıklı bir şey söyler, al sana bir altın daha bir akıl daha ver göreyim der. Adam derki, “bir olayı gözlerinle görmeden yapma, kulaklarınla duymadan inanma” hepsi bu mu der Ali, adam bu sefer birde fazla söyledim. Ali üzülür bu merakım yüzünden iki değerli altınımı kayıp ettim, utancından arkadaşlarına söylemez benimle alay ederler diye düşünür. Ertesi gün yedi senedir edindikleri dostları ile vedalaşırlar, Mısır’dan ayrılmak ve memleketlerine dönmek için bir kervanın peşine takılırlar. Yol haftalar aylar sürecek, yolda tehlike çok, yol kesicimi dersin, kütü hava koşulumu dersin, yorgunluk mu dersin ne eziyet ne eziyet. Evlerinin bulunduğu yerlere çok yaklaşmışlar, ama halen yol var, Bir gün tam güneş batmak üzere iken bir hana gelirler. Tam yükleri devirecekler kervan başı birden çok geciktik bu gece yola devam edeceğiz der. Ali’nin aklına dükkandaki adamın sözü gelir, adam “nerde gece olursa orda kal gece yolculuğunu yapma” demişti. Ali ben bunun için değerli bir altınımı verdim, Arkadaşlarına derki bu gece burada kalalım yarın başka kervana takılırız. Ali ne yaptıysa Arkadaşları onu dinlemez, kervanla yola devam ederler.

Devamı yarın.