ÜÇ ARKADAŞ -3  

Ali o gece orda kalır, sabah uyandığında hana bir haber gelir, dün akşam yolda bir Kervan soyulmuş yolcuların tümü öldürülmüş, Ali derki ilk altınım ilk aklım bana yaradı.

Ali sabahleyin yeni gelen bir kervanın peşine takılır ve yoluna devam eder. Zar zor yıllar sonra köyüne yorgun perişan bir şekilde döner. Zaman gecenin yarısıdır her kes uyuyor, Ali köyün içine girer bıraktığı evinin önüne gelir, evi bıraktığı gibi duruyor. Fakat kapılar kapalı bir şekilde içeri gireyim eşime ve çocuklarıma sürpriz yapayım düşünerek bir şekilde içeri giriyor, girdiğinde ne görsün, karısı koynunda bir gençle yatıyor. Vay bahtsız karı ben senin için nerelere gittim, nelere katlandım, ne eziyetler çektim, seni bahtsız karı, sen yokluğumdan faydalanarak genç birini yatağına almışsın. Ali deliye dönüyor, ben bu kadını ve bu genci nasıl öldüreyim düşünür. Her taraf karanlık bir kazma, bir kürek sert bir cisim arıyor. Sonunda eline kazma geçer, kendi kendine der uyanmadan bu genci öldüreyim, kadının hakkında nasıl olsa gelirim. Tam kazmayı kaldırır, gencin kafasına indirecek, dükkandaki adamın sözü aklına gelir. “Gözünle görmeden kulağınla duymadan bir şey yapma” Ali Kazmayı indirir, karının ayakları altına gider, kadını dürter kalk sen ne yaptın diyecek, onun dürtüsü ile kadın uyanır. Yatakta düzelir kocasını karşısında dik ayakta görünce, sevinçten yanındaki gence kalk oğlum, kalk baban geldi der. Ali vay ben giderken oğlum on iki yaşında idi, şimdi genç bir delikanlı olmuş. Vay akıl satan adam sen bana ne iyilik yaptın, altınlarım sana helal olsun.