Tarlada yetiştirilme sırasında yapraktan çinko ve selenyum uygulamalarıyla beslenen buğdaydan üretilmiş 'Saklıköy Tarlada Zenginleştirilmiş Tahıllı Bisküvi' piyasaya çıktı.

Sürdürülebilir tarım konusunda buğday, fındık, kakao özelinde projeler geliştiren Ülker, Sabancı Üniversitesi'yle önemli bir iş birliğine imza attı. Bu iş birliğinde, tarlada çinko ve selenyum bakımından zenginleştirilen buğday, önce una sonra ürüne dönüştürüldü.

Ülker'den yapılan açıklamada "İki yıldır sahada yürütülen Biyofortifikasyon Projesi'yle buğday tanesinde ve ondan elde edilen unda çinko ve selenyum miktarlarında önemli artışlar sağlandı. Örneğin, Ülker'in üretim tesislerinde, zenginleştirilmiş buğdaylardan elde edilen tam buğday ununda, uygulama yapılmayan una kıyasla çinko miktarının yüzde 46 oranında arttığı belirlendi. Ülkemizde yetiştirilen buğdaylarda çok düşük seviyelerde bulunan selenyum ise 18 kat artış göstererek arzu edilen düzeylere ulaştırıldı. Yapılan laboratuvar analizleri, tarlada buğday tanesinde sağlanan mineral zenginliğinin una ve ardından nihai ürünlere etkili bir şekilde aktarılabildiğini ve korunduğunu gösterdi" denildi.

Ülker'in tarlada yapılan uygulamayla mineralce zenginleştirilmiş buğdaylardan elde edilen unla ürettiği sınırlı sayıdaki Saklıköy Tarlada Zenginleştirilmiş Tahıllı, Sütlü Çikolatalı, Pirinç Patlaklı, Portakallı ve Hindistan Cevizli bisküvisi tüketicinin beğenisine sunuldu.

Ülker CEO'su Özgür Kölükfakı, kullandıkları ham maddeler arasında yüzde 39'luk oranla ilk sırada bulunan buğdayın sürdürülebilirliğinin Ülker için büyük önem taşıdığını belirtti. Buğdayda kapsayıcı bir yaklaşım benimsediklerini dile getiren Kölükfakı sözlerine şöyle devam etti:

“Bisküvilik buğday ıslahından toprağın sağlığının iyileştirilmesine yönelik onarıcı tarıma kadar çeşitli konulara odaklanıyoruz. Projeleri geliştirirken de konunun uzmanlarıyla iş birlikleri yapmayı, topluma, paydaşlarımıza katkı sağlamayı çok önemsiyoruz. Biyofortifikasyon Projesi de Sağlık Bakanlığı'nın Türkiye Beslenme Rehberi'nde faydalarına da yer verdiği, ülkemizde eksikliği görülen çinko ve selenyum minerallerine dikkat çekmek ve toplumsal fayda sağlamak için değerli bir fırsattı. İki yıl süren proje kapsamında buğdayın çinko ve selenyum içeriği tarlada zenginleştirildi. Bu buğday fabrikamızda un haline getirildi. Hemen sonrasında sınırlı sayıda Saklıköy Tarlada Zenginleştirilmiş Tahıllı bisküviyi tüketicilerimizle buluşturarak projeyi tarladan rafa tüm süreçleriyle somutlaştırmış olduk."

Daha önce Aliağa Bisküvilik Buğdayı'nı birlikte gerçekleştirdiğimiz Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü ile yeni buğday türleri üzerinde çalışmaya devam ettiklerini belirten Kölükfakı, ayrıca 2023 yılında 13 bin yıllık geçmişi ile Türkiye'nin en değerli atalık buğday türlerinden Kavılca ile ilgili farkındalığı artırmak amacıyla Saklıköy Kavılca Buğdaylı Çikolata Kremalı bisküviyi ürettiklerini de hatırlattı.

Toprağın sağlığının korunmasının Ülker için önemine dikkat çeken Kölükfakı sözlerine şöyle devam etti:

“Buğday üretiminde uyguladığımız onarıcı tarımla yerli tarım, yerel kalkınma ve çiftçi refahını merkeze koyuyoruz. 2030'a kadar 10 bin dekar alanda onarıcı tarım uygulamasını hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Bu kapsamdaki çalışmalarımıza 2025 itibarıyla 101 çiftçimizle devam ediyoruz."

PROF.DR. ÇAKMAK: SAKLIKÖY'ÜN HİKAYESİ, FARKLI ÜRÜNLERE UYARLANABİLECEK BİR ÖRNEKTİR

Biyofortifikasyon Projesi'nin Yürütücüsü ve Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Çakmak ise her yıl yapılan bitkisel üretimle, topraklardan tonlarca mikro besin elementinin uzaklaştırıldığını kaydetti. Tarımda yüksek verimli çeşitlerin kullanılmasıyla bu sorunun giderek daha da şiddetlendiğine işaret eden Çakmak, topraklarda baş gösteren bu mineral kayıplarının tükettiğimiz gıdalarda da ortaya çıktığını ve bunun da bugün insanlarda (özellikle çocuklarda) çok yaygın olan gizli açlığın ortaya çıkışında belirleyici bir rol oynadığını ifade etti.

Çakmak şöyle devam etti: "Toprak, mineraller bakımından fakirse, gıda da fakirdir, insan da. Bu noktadan hareketle Ülker'le geliştirilen bu iş birliğiyle bu mineral eksikliği soruna hızlı ve etkili bir çözüm bulmaya çalıştık. Buğday, henüz tarladayken yapraklarına uygulanan çinko ve selenyumla beslendi ve sonra bünyesine aldığı bu değerli mineralleri tanesine taşıdı. Böylece buğday, yıllardır azar azar kaybettiği mineral zenginliğine yeniden kavuştu. Yani, ona dışarıdan farklı bir şey eklenmedi; sadece zamanla kaybettiği mineraller yeniden kazandırıldı. Zenginleştirilmiş bu buğdayın unuyla üretilen Saklıköy bisküvisi, 'tarladan sofraya' anlayışının güzel bir örneği olacak. Üstelik, Saklıköy'ün hikayesi, ekmekten makarnaya, sütten çaya birçok temel gıdaya da uyarlanabilecek bir örnek teşkil edecek. Bu sayede hem çiftçilerimize yeni kazanç fırsatları sunulacak hem de insanlarımız için daha besleyici gıdaların yolu açılacak."

Çakmak ayrıca, Ülker ile yürütülen bu zenginleştirme çalışmasının, Sabancı Üniversitesi liderliğinde 15 ülkede 12 yıl boyunca yürütülmüş olan uluslararası bir projeden elde edilen bilgiler ve deneyimler ışığında gerçekleştirildiğini belirtti.

Kaynak: DHA