Sevgili dostlar,
Ne yazık ki ülkemizde ekonomik krizin ağırlığı artık sadece cüzdanlarda değil, yüreklerde de hissediliyor. Vatandaş öyle bir noktaya geldi ki; devletin yaptığı yol, su, elektrik, cami, okul ya da üniversite bile onu artık heyecanlandırmıyor. Çünkü vatandaşın kursağından bazı besinler, bazı meyveler, bazı sebzeler geçmez oldu.
Bugün sokaktaki insana baktığınızda bir sessizlik, bir yorgunluk, bir kabullenmişlik görüyorsunuz. Vatandaş mutsuz… Vatandaş umutsuz… Geleceğe dair hayali yok, beklentisi yok. Kendini kaderine terk edilmiş hissediyor.
Özellikle asgari ücretle çalışanlar, emekliler ve sabit gelirli memurlar büyük bir hayal kırıklığı içinde. Yaşam kalitesi öyle düşmüş durumda ki, geçim derdi artık bir psikolojik baskıya dönüşmüş. Konuşuyorlar, sitem ediyorlar… Ama seslerini duyan yok. Onlara değer veren, onları anlayan, onları sayan kimse yok. Çoğu, kendini toplumun bir köşesine itilmiş hissediyor.
Bir gazeteci olarak yaptığım sohbetlerde, her geçen gün artan bu umutsuzluğu bizzat gözlemliyorum. İnsanlar gelecekten endişeli, bugünden memnun değil, yarın içinse hiçbir beklentisi kalmamış durumda.
Peki, ne oldu da bu hale geldik?
Çok değil, birkaç yıl önce bu insanlarla konuştuğumda umutluydular. Hayata güvenle bakıyorlardı. Şimdi o güvenin, o umudun yerinde derin bir kırgınlık var.
En çok duyduğum şikayetlerden biri de Çalışma Bakanlığı’na yönelik… Vatandaş, özellikle dar gelirli kesimin sesini duymadığını düşünüyor. Çünkü beklenti büyük ama karşılık yok. Diğer bakanlar yatırımlarını, iyileştirmelerini, projelerini anlatırken; Çalışma Bakanı sadece izlemekle yetiniyor. Oysa o makam, milyonlarca çalışanın ve emeklinin umudu demektir.
Bir çalışan işinde mutsuzsa, o mutsuzluk üretime de yansır. Çünkü umutsuz insan üretmez, sadece günü kurtarır.
Emeklimiz, bu ülkenin geçmişine alın teri dökmüş insanıdır. Bugün güvenli bir ülkemiz, istikrarlı bir yönetimimiz varsa, bunda onların payı büyüktür. Onları “öteki” gibi görmek, dış kapının mandalı yerine koymak büyük bir haksızlıktır.
Sayın Çalışma Bakanı,
Bu satırları bir gazeteci olarak değil, bir vatandaşın sesi olarak kaleme alıyorum. Lütfen bu insanların sesine kulak verin. Emeklilerin, asgari ücretlilerin maaşlarında, sosyal haklarında, yaşam koşullarında iyileştirme yapın. Onların yeniden umutla bakabileceği bir ülke yaratmak hepimizin görevi olmalı.
Unutmayalım, mutsuz bir toplum geleceğini inşa edemez. Umutsuz bir vatandaşın hayali olmaz, hayali olmayan bir milletin de yarını…
Vatandaş aç, mutsuz ve umutsuz…
Bilginize, sayın Bakanım.