YIKIMI SORUNU

Sular duruldu…

Gergin anlar ve telaşlı bekleyişler azaldı…

Son günlerde hararetli söylemler dindi gibi…

Tartışılan ve eleştirilerin odağı olan yıkım kararları sonucu sıcak haftalar yaşanmış ve sivil cephe ile resmi cephe arasında soğuk rüzgârlar esmişti. İlimiz için kriz seviyesine çıkan girişim ve uygulamalar basında karşılıklı söylemlerin gündem maddesi oldu.

Her iki taraf için de yıkım sorunu büyük krizlere yol açıyor.

Bir tarafta yıkılan ev, villa, hobi bahçesi veya ikamet adresi; Diğer tarafta kaçak yapılaşmaya engel olma ve başkalarının hakkını yedirmeme amacıyla hareket eden resmi mekanizmanın girişimleri!

Zor…

Ortasını bulmak zor ve iş başkalarının hakkının sınırlarına giriyor ve ruhsat çıkarmama seviyesine iniyorsa meselenin çözümü zor olmakta.

Her ne kadar hobi evleri dense de sorun teşkil eden son ayların gündem maddesi olan kriz merkezinin içerisinde villa, bungalov, ev, tarla itibariyle ekim-biçim alanları, malikâne, site ve bazı müstakil ev ortamları da girmekte.

Resmi kuvvetlerle sivil halkın karşı karşıya geldiği nokta “Kaçak Yapılaşma” adına ruhsatsız/belgesiz ve izinsiz yapılaşmanın sınırsızca kullanımıdır. Çünkü ortada yapılmış on binden fazla yapı ve acı bir gerçekte olsa resmi olmayan yollara başvurularak kazanç elde edilen bir sektör var.

Biraz daha özelde belirtilecek olursa…

Yıkım kararı İlin en üst makam temsilcisi Vali Bey ve kaçak yapılaşma sahiplerinin/müteahhitlerin arasında oluşan elektriklenme sonucu şehrin ana gündemi olarak uzun tartışmalara ve eleştirilere zemin oluyor.

Biraz gerçekçi olunursa, kazanç elde eden taraflar ve halka kazançları üzerinden satışlarla izinsiz bir yapılaşmanın mağduru konumuna düşürülenlerin resmi mekanizmalarla karşı karşıya kalarak mağduriyet yaşamasının gerginliğini görüyoruz.

Gerek müteahhitler üzerinden gerekse bireysel olarak ortada hazıra konma gibi bir haksız edinme ve başkalarını önemsemeden izinsiz şekilde mülk elde etme girişimleri var.

Bu durum her kesimden insanın fikir belirttiği ve eleştirel değerlendirmelerde bulunduğu yıkım kararları ve yıkım girişimlerinin yerine getirilmesinde soğuk savaş rüzgârlarının esmesine yol açıyor.

Gerçekleri dile getirmek dedik ya…

Yıkılması planlanan on binden fazla yapı var. Bunlardan kaç tanesi ruhsatlı ve kaç tanesi izin alınarak yapılmış?

Hobi ev veya bahçesi gibi Bungalov tipi yapılan ikamet yerleri imara hazır mı?

Villa tipi yapılan yerlerin kaç tanesi şahıs ve kaç tanesi devlet arazisi üzerinde bulunuyor?

Villa projesi kapsamında ilimizin değişik yönlerinde 50-60 veya 100-120 haneden oluşan villaların yapımını üstlenen sektör temsilcilerinin kaç tanesi resmi prosedürü yerine getirerek imar mevzuatına uygun davrandı?

Aldıkları arazi ve tarlalara hobi evi/bahçesi, bungalov ev, villa, daire ya da site yapanlar mağdur olmama adına birilerinden bir garanti aldılar mı?

Ortada resmi mekanizma ve resmi işleyişin atılması gereken adımları; Mağdur duruma düşen halk kesimi; Müteahhit ve satıcı organlar ile alınması gereken izin/ruhsat sürecinin ilgili mevzuat hükümleri var.

Orta bir yol bulma adına herkes üzerine düşeni yapmalı. Çünkü hak ve hukuk dile getirilecekse sadece resmi kanallar değil, sivil kanadın da üzerine düşeni uygulaması gerekiyor. Özellikle inşaat sektörü paydaşları ile müteahhit kesim temsilcilerinin ortaya çıkan krizi yönetme yollarını araması lazım!