Önce okullarımızdan yükseldi zorbalığın sesi…
Erkan zorbalığı diye duyduk, Milli Eğitim “önüne geçtik” dedi ama görünen o ki geçilemeyen bir şeyler var; çünkü hâlâ devam ediyor.
Ardından trafik zorbalıkları hayatımıza girdi.
Her haber bülteninde maddi cezaların arttığından söz edildi ama değişen bir şey olmadı. Hâlâ yol kesenler, araç yumruklayanlar sokaklarda cirit atıyor.
Sonra cinsel istismar zorbaları sahneye çıktı.
Otobüste, sokakta, tenha yerlerde… Yakalansa da bir şekilde salıveriliyor ve zorbalık kaldığı yerden devam ediyor.
Sonra kılık kıyafet zorbaları çıktı karşımıza.
“Bunu giyme, şunu takma, böyle görünme” diyen iki farklı görüşün dayatmaları ekranları doldurdu.
Ardından mahalli baskı zorbaları türedi.
“Ya bizimle hareket edersin ya da burada barınamazsın” diyerek kendini apartmanın, mahallenin hatta şehrin kanun koyucusu sananlar… Özellikle Batman’da bu tip zorbalıklar fazlasıyla yükseldi.
Geçen gün bir öğretmenin sınıfta öğrencileri tarafından uğradığı zorbalığı gördük.
Bu ülkeye insan yetiştirmeye çalışan bir eğitimci, edepsizliğin hedefi oldu. Yazıklar olsun!
Daha saymakla bitmeyecek türleri var zorbalığın.
Ama terbiyem ve seviyem izin vermiyor her birini tek tek yazmaya.
Kanunlarımız var, hukuk sistemimiz var ama zorbalık bir ejderha gibi tüm bunların üzerinde ilerliyor.
Peki suçlu kim?
Bu zorbalık kimin suçu?
Açık söyleyeyim: Büyüklerimizden bize miras kaldı.
Ne yasalar bu konuda tam anlamıyla görevini yerine getirebildi,
ne toplum bu vicdansızlığın karşısında durabildi.
Bu ülkede zorbaya hak veren, onu alkışlayan, zorbalığa çanak tutan insanlar var ve işin acısı şu ki; onlar zorbadan çok daha zorba! Cahalet zırhını öyle bir kuşanmışlar ki, ne anlatırsanız anlatın tek kelime bile geçmiyor.
Örf deyip yozlaştırdık, gelenek deyip çürüttük, inanç deyip kirlettik, çağdaşlık deyip özünden kopardık.
Toplumun hiçbir yanı tam değil aslında; her yanımız eksik.
İnsan hakları var, vatandaş hakları var, kadın hakları, düşünce özgürlüğü hepsi yazılı maddelerde duruyor…
Ancak eksik olan bir şey var: Medeniyet.
Büyük resmin adı aslında çok basit:
Cahalet, kibir ve bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak.
İşte zorbalığın en yalın özeti.