30 yılı aşkın süredir aktarlık yapan Siraceddin Temel, "Tıbb-ı Nebevi" ve kadim tıp üzerine edindiği bilgileri paylaşarak, kış mevsiminde bağışıklık sistemini güçlü tutmak için kullanılabilecek doğal ürünler hakkında önemli tavsiyelerde bulundu.
Temel, İbn-i Sina, İbn-i Baytar ve Davud-i Antaki gibi kadim âlimlerin eserlerinden yararlanarak, günümüz bilimsel araştırmalarıyla da desteklenen bitkisel tedavi yöntemlerini yıllardır araştırdığını belirtti.
Temel, insana çok fayda sağlayan bitkilerden; çörek otundan polene, ginsengden damla sakızına, safran otundan propolise, kekikten ada çayına kadar birçok türe değinerek önemli açıklamalarda bulundu.
Temel, "Yaklaşık 30 yıldır kadim tıpla ilgili, yani Tıbb-ı Nebevi ve bitkisel ürünler konularıyla uğraşıyorum. Buna istinaden İbn-i Sina, İbn-i Baytar, Davud-i Antaki gibi âlimlerimizden faydalanarak ve günümüzde yardımcı tedavilerde kullanılan bitkisel ürünlerle ilgili araştırmalar yaptım. Sonbaharda kışa hazırlık amacıyla daha çok proteinli yiyeceklerin tüketilmesi tavsiye ediliyor. Bununla ilgili olarak tereyağı ve zeytinyağı gibi ürünlerle kışa hazırlığımızı yapmaktayız." dedi.
Şifalı bitkiler konusunda özellikle koruyucu sağlık için gülhatmi, papatya, ada çayı, kekik, kuşburnu, hibisküs, keçiboynuzu pekmezi ve bal gibi ürünlerin çok faydalı olduğunu belirten Temel, "Aktarlara en çok başvurulan bitkiler arasında zencefil ve tarçın da yer almaktadır. Bu ürünler, yardımcı tedavilerde çok önem arz etmektedir. Allah’ın izniyle hem bağışıklığı güçlendiriyor hem de bazı hastalık belirtilerine karşı da çok faydalı olmaktadır." ifadelerini kullandı.
"Propolis, sentetik antibiyotikten yüz kat daha güçlüdür"
Yüce Allah’ın insanlara bahşettiği nimetlere değinen Temel, "Yüce Allah, bizlere ilkbaharda eczanesinin kapısını ve sofrasını açmış oluyor. Her iklimde ve her bölgede, o bölgeye has binbir çeşit bitki, tohum, çiçek ve benzeri ürünleri Yüce Allah bizlere bir ikram olarak lütfetmiştir. Hazreti Âdem ile birlikte bu bitkileri hem ikram olarak göndermiş hem de kendisine daha çok tefekkür etmemizi, şükretmemizi istemiştir.
Misal çörek otu ile ilgili günümüzde pek çok bilimsel araştırma yapılmıştır. Kişi kışın çörek otu yağını tüketmeye başlarsa Allah’ın izniyle bağışıklık sistemi güçlenmiş olur. Kur’an-ı Kerim’de yer alan 'Nahl' Allah-u Teâlâ’nın bir diğer ikramı olup bal arısının değişik ağaç reçinelerinden elde ettiği propolistir. Bilim insanlarının belirttiğine göre propolis, sentetik antibiyotikten yüz kat daha güçlüdür. Madem böyle, neden tüketmeyelim ki?" ifadelerini aktardı.
Ayrıca, binbir çiçek tozundan elde edilen polenin de çok faydalı olduğuna dikkat çeken Temel, "Arıların poleni nasıl elde ettiğini izlesek, kendi halimizden utanırız. Çünkü bal arısı çok uzun zahmetler sonucu, özel bağırsak yapısıyla topladığı polenleri gözeneklere bırakıyor.
Bunu tamamen biz insanlar için yapmaktadır. Bu, Allah’ın bize olan ikramı, şifasıdır. Polen tozu özellikle kısırlıkta kullanıldığı gibi bağışıklık sistemini korumakta da önemli bir rol üstlenmektedir. Bununla beraber grip, akciğer rahatsızlıkları, öksürük ve boğazla ilgili hastalıklarda da hakiki bal ile birlikte tüketilmesini tavsiye ediyoruz." şeklinde belirtti.
"Safran otu, bağışıklık sistemini zinde tutmak için kullanılır"
Yüce Allah’ın diğer ikramlarından biri olan ginseng kökü ve safran otu hakkında da bilgi veren Temel, "Ginseng, şekliyle insana benzeyen bir bitki çeşididir. Şekli insanı andırdığından Kore’de, bir hastanın kol kısmında ağrı varsa ginseng kökünün o kısmı, başla ilgili bir rahatsızlık varsa kökün baş kısmı kullanılarak tedavi edilir. Safran, vazgeçilmez bitkilerden biridir. Ekilen bir dönümden ancak bir iki kilo safran elde edilir.
Özellikle Afganistan’ın Herat bölgesinden gelen iki tel kadar safran, bir su bardağına katılarak tüketildiğinde insana çok fayda sağlar. Başta bağışıklık sistemini zinde tutmak için ve birçok hastalıkta kullanılır." diye konuştu.
Temel, damla sakızının da önemli bir şifa kaynağı olduğunu belirterek, "Damla sakızının kuru ve yaş olmak üzere iki çeşidi vardır. Her iki çeşidi de sindirim sistemi, karaciğer, safra kesesi, bağırsaklar ve daha nice fayda sağlamaktadır. Romatizma, bel ağrısı, bel fıtığı, diz kapağı rahatsızlığı ve baş iskeletinde oluşan sorunlara da iyi gelir. Özellikle kemiklerdeki rutubet ve iltihabı söküp bağırsak yoluyla atar. Mide rahatsızlıklarında da yardımcı tedavi olarak kullanılabilir." dedi.
Ev yapımı kantaron yağının, zeytinyağıyla hazırlanması gerektiğini vurgulayan Temel, "Hem dahili hem harici kullanılan bir yağ türüdür. Plastik şişelerde değil, cam kavanozda muhafaza edilmelidir. Kantaron yağı, tüm sindirim sisteminde kullanılan yardımcı bir tedavidir. Ayrıca sırt, bel, omuz ve diz rahatsızlıklarında da çok etkilidir." ifadelerine yer verdi.
"Kekik balı da üst ve alt solunum yollarında çok faydalıdır"
Temel, diğer faydalı bitki türlerine de değinerek şu ifadelere yer verdi: "Gülhatmi, papatya, kekik ve kuşburnu da Allah’ın izniyle hem bağışıklık sistemini korumakta hem de kış çayı olarak tüketilmektedir. Üzerlik otu, yüksek dağlık bölgelerde bulunur. Mardin Arapçasında ‘Harmel’ diye isimlendirilir. Bölge halkı tütüsü olarak da faydalanmaktadır. Tıbbi olarak basur, bağırsak ve bağışıklıkta çok fayda sağlar.
Ancak bu tedavi, bilinçli bir şekilde uzmanına danışarak uygulanmalıdır. Vitamin deposu olmasının yanı sıra romatizmal hastalıklarda da karışımlarda kullanılan etkili bir tohumdur. Aynı şekilde kekik balı da üst ve alt solunum yollarında çok faydalıdır. Bununla beraber civanperçemi, kadın hastalıklarının tümünde en etkili çay türüdür."
Ada çayının tüketimi hakkında yapılması gerekenlere dikkat çeken Temel, "Kekik ve adaçayında yüksek oranda menpol bulunduğu için dikkatli kullanılmalıdır. Özellikle kaynatmadan, demleme usulüyle günde bir iki bardak tüketilebilir. Bu şekilde tüketildiğinde yan etkisi olmayacaktır inşallah." diye ifade etti.
Temel, Allah’ın insanlara bahşettiği bitkilerin her birinin hem şifa hem de tefekkür vesilesi olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Yüce Allah, bizlere yeryüzünde sayısız bitki ve şifalı ürün sunmuştur. Bunlar, hem bedenimize şifa hem de gönlümüze şükür vesilesidir. Bu nimetleri bilinçli ve ölçülü bir şekilde kullanırsak, Allah’ın izniyle hem sağlığımızı korur hem de doğanın bu büyük eczanesinden en güzel şekilde faydalanmış oluruz."