Sönmüş volkanik dağ olan Karacadağ'dan topladığı taşlarla, sadece çekiç ve keski gibi el aletleri kullanıp objeler üreten Medyelioğulları, bu kez de bazalt taşından otomobil, cip ve kamyonet gibi araçların figürlerini yapmaya başladı.
Mahmut Nurettin Medyelioğulları, Diyarbakır'da 2003 yılında Fransızca öğretmenliğinden emekli olduktan 1 yıl sonra Sur ilçesinde 10 metrekarelik küçük bir dükkanda, merak saldığı taş işlemeciliğine başladı.
21 yılda sadece çekiç ve keski gibi el aletleri kullanıp başta 4 ayaklı minare, tarihi surların üstündeki figürler, tarihi çeşme, şadırvan, cami ve kilise gibi kentin önemli mimari yapıtlarının minyatürlerinin yanı sıra 550 civarında obje üreten Medyelioğulları, son olarak sönmüş volkanik dağ olan Karacadağ'dan topladığı bazalt taşından otomobil, cip ve kamyonet gibi araçların figürlerini yapmaya başladı.
‘MÜZE AÇMAK İSTİYORUM’
Emekli olduktan sonra bu işe başladığını belirten Medyelioğulları, şöyle konuştu:“21 yıldır da bu işi sürdürüyorum. Başlangıçta Diyarbakır ile ilgili motifler, figürler, minyatürler yaptım. Zaman içinde artık farklı şeyler yapmaya başladım. Bazen taşın şekline göre bir şeyler çıkarttım. Bazen de kafamdakileri yaptım. Çok farklı şeyler de yaptım. Bazen taşın kendisi bana yol gösteriyor. Nuh’un gemisi, en son da bir zincir yapmıştım.
Tabii bu benim için yapılması imkansız gibi bir şeydi. Yaptığım en zor ve en önemli şey o bence. Duvar saati yaptım, lamba yaptım, havan, değişik heykeller yaptım. Bir süredir de araçlar üzerinde çalışıyorum. Kamyon, cip, otomobil gibi araçlar. Araçlarda en zor olan yer tekerlekler. En küçük haliyle çıkartmaya çalıştım. Tabii makine kullanmıyorum, bunları el aletleriyle yapıyorum. Mümkün olan en küçük şekilde yapmaya çalıştım.
Vatandaşların ilgisi çok. Satın almak isteyenler çok oldu. Ben buradan satış yapmıyorum. 21 yıldan beridir bu şekilde satış yapmadan işi sürdürüyorum. Hiçbir kurumdan, hiçbir yerden destek almadan kendi başıma bugüne kadar sürdürdüm bu işi. Umarım bundan sonra daha farklı bir şekilde devam ederiz. Bunlarla müze açmayı düşünüyorum.
Yani ismi müze olmazsa da kalıcı bir sergi. Bunları dağıtmak istemiyorum. Çünkü artık gençlerde o sabır yok. Bu kadar eseri bir araya getirecek kimse de zor çıkar bundan sonra. Kısmet olur da bir yer olursa, bunları sergileme imkanımız olacak.”