Ay boyunca insanların eylemleri, hayat şekli ve ibadetleri ile girdiği yaşam modeli farklılıklar yaratıyor İslam dünyası için…
İki milyarlık Müslüman dünyasının kutsalı olan ve sadece ibadetin görünen eylemlerini yaşama aktaran yönleri ile değil;Düşünceleri, planlamaları, davranışları, söylemleri, tüm hayat anlarının süreçlerini sosyal hayatla etkileyerek yönlendiren gücü ile Ramazan ayı, farklılığını diğer günlere olan hassasiyeti ile ortaya koymakta.
Günün saatlerinin insan tarafından planlı olarak takip edilmesi ve ezanın duyulmak istenen en öncelikli ses olması gibi göze çarpan durumların yanında gıdaların ve beden-nefis terbiyesi için bilince yön vermenin gayretleri diğer günlerde umursanmayan eylemlerimiz durumunda.
Ortak hareket tarzı, tüm insanların yeme-içme anlarının birlikte olması, ihtiyaçların karşılanmasında yoğunluk yaşanması, paylaşılan telaş anları ve ibadet mekânlarındaki ruh hali doyumsuz zamanları önümüze sermekte.
Aç ve muhtaçlara uzanan eller ile dernek ve vakıflar başta olmak üzere yardım uzatılanlara ulaşan kaynaklar sayesinde huzur anları artmakta.İbadetlerin ortak mekânı olan Camilerde oluşan kalabalıklar, Teravih ve vakit namazlarının yoğunluğu, Cuma günlerinin izdihamı, Oruç tutmanın gayretleri, Sadaka, Fitre, Zekâtgibi maddi katkıların tamamında yaşanan trafik karmaşası dini anlayışımızı ve ilahi kültürümüzü yaşam alanlarıyla birleştiren anları yaşatıyor.
Ama ilginç olan bir durum var ortada! Sadece Ramazan ayında bazı duyguların canlanması, heyecanların hatırlanması veya değerlerin yerine getirilmesinde hassasiyet yaşanması garip kaçıyor doğrusu!
Sanki diğer on bir ayın ve diğer üç yüz otuz beş günün hiç bir anlamı, ilahi değeri ve dini açıdan bir manası yokmuş gibi!
Dini alanda yorum yapmak kimsenin haddi olmamakla birlikte, günlük yaşam içerisinde haram ve günah doğuran bazı bilgilerin paylaşılması zamanımızın aslında önemli bir gerçekliğidir. O kadar gereksiz bilgiler ve eksik-yanlış yönlendirmeler var ki, doğrunun ne olduğu unutulmak bir yana insanlar kendi yaptıklarının asıl doğrular olduğunu sınırsızca savunur hale gelmiş halde.
Şu nokta önemli: Kişilerin veya grupların yaptığı veya yapmaya çalıştığı eylemler, ibadetler, ilahi yaşam şekli örnek alınarak, Din budur demek hatalı bir çıkarımdır.
Bütüncül kimlik taşıyan İslami hayatın davranış, eylem, düşünce, yaşam modeli, söylemleri birbirine bağlı olan ve ayrılmayan değerler zinciridir. Sadece bir tarafa yönelmek veya bir tarafını yaşamak değil, Müslüman bilincinin gereklerine uygun ilkelerin hayata aktarılması asıl olandır.
İbadetlerin yoğunluk kazanması, yardımseverlik, eylemlerin ve söylemlerin, sözün ve davranışın kısıtlanması, sadakanın hatırlanması, Fitre ve Zekât ibadetlerinin yerine getirilmesi, kötülükten sakınmanın, iyilikte yarışmanın artması, fakirlerin ve muhtaçlarınhatırlanması gibi pek çok şey Ramazan farkının önümüze serdiği etkenler.
Diğer günlerde inancımız ve ibadetimiz açısından unutulmaya mahkûm olan haram ve günah olgularından kaçınmanın unutulduğu anları nasıl yaşıyoruz?
İslami kimliğin bütüncül olduğu, hayatın tamamını kapsadığı, ibadetin yaş ve dönemlerle kısıtlı olmadığı, ilahi olana şükran duygularının aktarılması için herhangi bir aracı ve zaman dilimine gereksinim duyulmadığını bilmeyenlerin veya unutanların giriştiği çabalara şahit oluyoruz.
Konu dışı olmakla beraber değinmeden geçemeyeceğim, bilgi eksikliği ile yanlışlar üzerine sadece hayatımızı kurmuyor, aynı zamanda ilahi alanla alakalı ibadet ve yaşam modellerimizi de eksiklik-hatalar üzerine kurgulamaya çalışıyoruz.
Bu yüzden Ramazan ayının hayır ve bereketiyle farklılık yarattığını görmekteyiz.
Olması gereken sadece bir aylığına İslami kimlik moduna girmek değildir. Genel ve bütüncül yaşam modeli ile benliğimizin, irademizin ve sosyal kimliğimizin gereğini yerine getirmenin zorunluluğunda zamanın ve yaşamanın tüm alanlarında Günah ve Haram olgularının hayatımızdan uzak olması gereken anlarını duyumsamak lazım.
Mübarek üç ayların ana karakteri olan Ramazan ayının farklılıklarını sınırsızca tatma adına insanların hassasiyetinin artması en büyük temenni kabul edilmekle birlikte, aç ve muhtaçların, yardıma ihtiyacı olanların diğer günlerde de hatırlanması gerektiğini zihinlere kazımak gerekiyor.
İbadetler ve ahlaki ilkelere gösterilen önemin diğer gün ve aylarda da inanan insanların unutmadığı ve vaz geçmediği anları yaşatması gerekiyor. İlahi olan ve yaratılış felsefemizi oluşturan gerçeklik, aklımızın bize işaret ettiği şey bilginin, iradenin, şuur halinin yönlendirmesiyle sorumluluk bilicimizi unutmamak olmalıdır.
GÜNDEM ZEHİRLENMESİ