Zamanımızda duyumsanan futbol merakı ile 2000’ li yıllar öncesinde bireysel futbol kültürünün iş yaptığı dönemler arasında dağlar kadar fark var. Henüz Bahis ve Kumar oyununa dönüşmemiş saf halinde iken, futbol heyecanı sınır tanımaz ve futbolcular bireysel yetenekleri ile kitleleri peşinden koşturarak ortak paydalarda buluşmayı sağlardı.

İlgi devam ediyor, ama eksik kalan bir şeyler var. Heyecan gibi beklenti gibi ve zevki sınırsızca tatmin etmeye yarayan fanatiklik gibi…

Futbol!

Yüz yılın sporu ve meraklı kitlesi en fazla olan spor dalı. Milyarları (hem insan sayısı hem de para miktarı) ifade eden boyutu ile çağa damga vuran sektörün temsilcileri geçmişin arena sahneleri olan kolezyumları,  oyuncuları da savaşan gladyatörleri andırıyor. Statları dolduran insan kitleleri ve ekranları başında takip olayını gerçekleştiren seyircileri ile mücadelelerin sınırsız boyutları yaşanmakta.

Taraftarlık sadece tribün ortamında olmak veya maç esnasında bağırmak-tezahürat etmek değil. Taraftarlık, maç esnasında takıma destek olacak görüntüleri yakalamak hiç değil.

Çünkü maç öncesi ve sonrasıdır asıl futbola ve taraftarlığa-fanatikliğe anlam kazandıran. Futbol bağımlısı olmak, işin felsefesini sindirerek yaşam tarzı haline getirmektir, takım renklerinin anlamı. Sahada atılan gollerin tartışması değildir futbol kültürü; Yaşam tarzı haline gelen sektör ve endüstri alanının tüm donanımı ile özümsenmesidir. Kıyafetleri, moda biçimi, davranış biçimleri ve sosyal kimlik yaratma anlamları yüklüdür.

Bahislerden kazanılması arzulanan paralar, fanatiklik sonucu bir araya gelen taraftarların birlik ve dayanışması, kitlesel taraftarlığın aidiyet duygusu, aynı konularda uzlaşma veya tartışma yaratan kitlesel bir platformun bir parçası olma kimliğinin bilinç halidir söz konusu olan… İlgi duyulan başka alanların eksikliğinde televizyon karşısında model alınan oyuncuların hareketleri, teknik-taktik organizasyonunun sorumlusu olan hocayı maçı alması için eleştirerek taktiksel fikirler öne sürebilmektir.

Bir de rekabet ortamında geçmişten gelen bir çekişme veya takımlar arası derbi tarihi söz konusu ise akan sular durur ve hayatın kalbi sadece 90 dakikalık süreye hapsedilir. Çünkü maç skorlarının başarı anlamında hayata anlam katma, insana değer yükleme, aitlik duygusu, toplumsal birliktelik ve kitlesel eylem tarzı manaları vardır. Kişiliğinden tamamen sıyrılmış ve kendisinden beklenmeyen eylemlere yönelenlerin bağırma, saldırma, kırma-dökme ve tanımasa da aidiyet hissettiği kişilerle oyuncusunu, hocasını, takımını, kulübünü savunma-koruma içgüdüsünü tatmin etmeye çalışan psikolojik bir dünyanın parçaları aktör olarak ortaya çıkmaya başlar.

İşin içerisine kolektif futbol kültürünün gereğini yapmaya çalışan kulüplerin takım, oyuncu, Hoca ve çalışanlarının kazanacağı para miktarı ile anlam kazanan anlaşmalı maçlarını takip etmenin çaresizliği girse de beklentiler ve heyecanlar sonucu, futbol kültürüne dayalı bir yaşam biçimi ortaya çıkabiliyor.

 Yani günümüzde futbola olan merak sadece taraftarlık değil artık, madalyonun diğer ucunda bir de takip edilen takım ve maça yatırılan bahis parasının nasıl kazanılacağı beklentisi var.

Amatör ruhun ortaya çıkardığı ve profesyonel takımlarda bile değer yaratan futbol bilinci, yerini maddi kazançlara bıraksa da yetenekli ve göz zevki veren futbolcuları izleme dürtüsü geçerliliğini yitirmedi. Hala her şeye rağmen taraftarlık ve fanatiklik konusunda takımını her yönüyle sahiplenmeye çalışan kitleler-bireyler var. Takımın rengi ve takımın oyuncuları, simgeleri ve eylemleri ile model alınması gereken figürlerdir onlar için!