Mukaddes topraklardan Diyarbakır Havalimanı'na gelen hacılar, hem sevdiklerine kavuşmanın sevincini hem de geride bıraktıkları manevi iklimin hüznünü yaşadı.
Hacıları karşılayan aileleri, uzun süredir hasret kaldıkları yakınlarına kavuşmanın heyecanını yaşarken, duygusal anlar da yaşandı; bazı vatandaşlar gözyaşlarını tutamadı.
Yaşadıkları duyguları anlatan hacılar, Filistin ve Gazze’deki işgalci siyonist zulme dikkat çekti.
Yıllardır hac için beklediklerini ve bu yolculuğun nasip olmasından duyduğu sevinci dile getiren Sultan Durmaz, "Gerçekten çok güzel duygular yaşadık, çok güzel yerlerdi. Özellikle Medine'de çok duygulandım. Rabbim herkese nasip etsin. Cefası da vardı ama her şeye rağmen çok güzeldi. Oralarda bulunmak bizleri çok mutlu etti ama sevinçlerimizin gölgesinde Filistin hep aklımızdaydı. Gazze’deki kardeşlerimiz zulüm altındayken tam anlamıyla sevinemiyorduk. Kabe’yi ilk gördüğümde Gazze için, çocuklarım için dua ettim. Oradan ayrılmak içimizde bir boşluk bıraktı."
Rahmetullah Durmaz da Kabe’yi gördüğü ilk anda aklına Gazze’nin geldiğini söyleyerek duygularını şu ifadelerle anlattı:
"Bu yaşanarak anlaşılacak bir şey. Anlatmak kolay değil. Orada olmak, görmek bambaşka. Oradan dönmek istemiyorsunuz. Sayılı günler çabucak geçiyor. Şimdi yeniden o topraklara dönme arzusu içimizde. Ama aklımdan çıkmayan bir şey daha var; Filistin için dua etmek bile bazı yerlerde yasaklanmıştı. Buna rağmen israil ürünlerinin satılması içimizi acıttı. Allah Müslümanların yardımcısı olsun."
"Oradan hiç gelmek istemedik"
Tuğba Çaçan, yaşadığı duyguları tarif etmekte zorlandığını ifade ederek "Gazze için, ümmet için, ailem için dua ettim. Kalbimin yarısı orada kaldı diyebilirim. İnsan bir kez gidince tekrar gitmek istiyor. Allah isteyen herkese nasip etsin." dedi.
Nurcan Öğrük ise mukaddestopraklara adım attığında kalbinden geçenleri şöyle anlattı:
"Kabe’yi ilk gördüğümde kalbimden Allah’ın azameti ve Resulallah geçti. Haccımızın kabulü için dua ettim. Filistin’deki kardeşlerimiz için de çok dua ettik. Rabbim onlara sabır versin, haklarını bırakmasın."
Yazger Yesin, duygularını kelimelere dökmenin zorluğunu ifade ederken, Medine’de geçirdiği üç günün kendisi için çok özel olduğunu belirterek, "Kabe’yi ilk gördüğümde Allah’ım bize iman ver, kalbimizi nurlandır diye dua ettim. Medine’de Peygamber Efendimizin kabrini ziyaret ettiğimde gözyaşlarımı tutamadım. Oradan hiç gelmek istemedim. Gazze için de elimizden geldiğince dua ettik." dedi.
"Filistin, HAMAS ve Müslümanlar için çokça dua ettik"
Dualarının merkezinde Gazze ve Müslümanların bulunduğunu ifade eden Zeki Öğrük, "Kabe’yi ilk gördüğümde Allah’a şükrettim. Filistin, HAMAS ve Müslümanlar için çokça dua ettik. Her umrede Gazze aklımızdaydı. Günahlarımızın affı için de yakardık." şeklinde konuştu.
Kutsal topraklarda yaşadığı manevi hissiyatı anlatan Türkiye Üzüm de, "İlk kez Kabe’yi gördüğümde ağladım. O duygunun tarifi yoktu. Rabbim günahlarımızı affetsin diye dua ettik. Sevdiklerimizin selamını götürdüm. Ravza’da ise adeta cennetten bir bahçedeymişim gibi hissettim. Sağ olduğum sürece içimde hep oraların özlemi olacak." ifadelerini kullandı.
Emine Durmaz ise genç yaşta hacca gitmenin önemine değinirken, ilk duasının Müslümanların birliği olduğunu aktararak, "Kabe’yi ilk gördüğümde Müslümanların selameti için dua ettim. Filistin’deki kardeşlerimiz için, zalimlerin zulmünün sona ermesi için yalvardım. Gençken gidilmesi gerekiyor, duygular daha derin yaşanıyor." diye belirtti.