Yalnızlık insanlardan uzak durmak değil sadece, varlığın ruhunu tatmin edememesi, iradesini hâkim kılacak sosyal ilişkileri benliğinde eritememesidir.
Var olmak demek, diğeri ile kendine anlam vermek ve yaratılmış olmanın bilincini ortak yaşam ile elde etmek manasını taşır.
Paylaşımlardır, kendini yoksul hissetmemek, hayata bağlayacak değerleri edinmektir. Kişinin benliğini kafeste tutması ve konuşacağı, gülümseyeceği, bakışlarını odaklayacağı, hislerini paylaşacağı birilerini bulamamasıdır asıl yalnızlık ve kölelik!
Sokakta tek başına yürümenin burukluğunu iliklerine kadar hissederken, yanında birini bulamamak ve dokunamamaktır asıl esaret ve yozlaşma. Karanlığın ve gecenin sessizliğinin sığınma yuvası olan ev ortamında boş odaya, boş gözlerle bakmak ve yüreğin haykırışını aktaracak bir muhatap bulamamaktır.
Topluluk içerisinde etrafta koşuşturan bedenlerin ortasında iletişim kuramamanın verdiği ezikliği kalbine işlemek ve bakışların başka bir bakışla buluşmaması sonucu el-ayak çekmek ve gecelerin yakıcı işkencesine kapılmaktır köleliğimiz.
İç yakarışımızın dile getirdiği isyanın söylemi de “Beni anlamadın ya ben ona yanıyorum” olurken, kendini ifade edememenin rüzgâra savrulan umutsuzluğu ile baş başa kalmanın talihsizliğini yaşamaya devam eden bir zaman dilimi ile karşı karşıya kalınıyor.
Zira sohbetler tükenmiş, kendini ifade edememenin burukluğunda dudaklardan çıkamayan “Yalnız kalmak istemiyorum” sözcüklerinin kalbin derinliklere yolculuğu başlamıştır.
Her yanı saran o müthiş yürek acısının geceler ve karanlık ile buluşmasına şahit olurken, gözlerden yağan yaşların yağmurla buluşmasının korkaklığı da benliğin son durağı olmakta.
Rüzgâr sesinin sokakları kamçıladığı anlarda arayışlar ve beklentiler bir umut muhatap ararken, yalnızlık duygusu ruhun ve bedenin üzerine tamamen kapanmıştır. Zaman şaşırmış, benlik ve iradenin gecenin belli bir anında kendini sorgulaması gereken kısa dakikaların yerine, tüm zamanları kaplayan bir yoksunluk ve açlık başlamıştır.
Karanlığa kapılmak, esaret duymak, yalnızlığa mahkûm olmak ve benlik-iradeyi zincirlemek değil insanın kaderi. Paylaşımlarda buluşmak, ortak yaşamlarda ilişkiler ağını örmek, verilmiş olan sorumluluk bilincini yüklenmek, bakışların birleştiği iletişim kanallarını canlı tutmak ve en önemlisi böylece kendine anlam vermektir.
“Beni anlamadın ya ben ona yanıyorum” söyleminin yerine “Kendimi tanıyorum ve sizi anlıyorum” çıkarımına yönelmenin başarısını duyumsamak gerekiyor.
ABD’Lİ AYŞEGÜLLER
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.