Eskiden toplum içinde öyle çok “sivri zekâlı” insan yoktu. Arada bir çıkar, herkesi hayrete düşürürdü. O zaman da şu meşhur sözü söylerdik:

“Bu adam şeytana pabucu ters giydirir!”

Ama gelin görün ki artık hepimiz o noktaya geldik.

Ne duyduğumuza şaşırıyoruz, ne gördüğümüze. Her gariplik, her tuhaflık bizim için sıradan hale geldi. Toplum olarak öyle bir “zekâ” evresine eriştik ki, akıl sınırlarını zorlayan olaylara artık sadece “eh, normal” deyip geçiyoruz.

Rahmetli Nejat Uygur’un bir skeçte söylediği bir replik vardır: “Aksaray’dan Fatih’e geçtim bir baktım, pantolonumun içinde donum yok! Pantolonumu nasıl çıkarmışlar, donumu nasıl almışlar, hayret!”

Uygur yıllar önce bunu sahnede gülerek söylerdi ama bugün bakınca, bu replik hayatın ta kendisi olmuş durumda. Çünkü gerçekten de artık şeytanın bile aklına gelmeyecek cinlikler yapılıyor.

Aramızda öyle “uyanık” tipler var ki, karda yürür izini belli etmez. Öyle bir güven duygusu verir ki, ona malınızı, hatta canınızı bile teslim edersiniz. Sonra bir bakarsınız, hem can gitmiş hem mal… Haberiniz bile olmaz.

Hatırlayın, Çiftlik Bank vakasını. Adam silah kullanmadı, şiddete başvurmadı; sadece zekâsını kullandı. Binlerce insanı inandırdı, milyonları cebine indirdi.

Bir başka örnek, bankacılık camiasında… Yıllarca güven kazanan biri, bir anda on binlerce doları ortadan yok edebiliyor. Kandırılanlara bakıyorsunuz, aralarında tanıdık simalar, ünlüler bile var.

Bu insanlar rollerini öyle iyi oynuyorlar ki, onların kurduğu tuzağı fark etmek neredeyse imkânsız.

Ne kadar okumuş olursanız olun, ne kadar bilgi sahibi olursanız olun fark etmiyor.

Çünkü bunlar artık “şeytana pabucu ters giydirecek” zekâda dolandırıcılar.

Ve şimdi yeni bir çağdayız: Yapay zekâ çağı.

Bu kez karşımızda etten kemikten değil, kodlardan oluşan bir “zekâ” var. Ama o da bazı insanların elinde adeta bir silaha dönüşmüş durumda.

Bir fotoğrafın yanına doktorluk, avukatlık, polislik, pilotluk, askerlik kimliği koymak çocuk oyuncağı. Yapay zekâ sayesinde sahte kimlik, sahte belge, sahte güven inşa etmek artık saniyelik iş.

Yani şeytan bugün bir köşede oturup bizi izliyor olmalı.

Muhtemelen şöyle diyordur: “Artık bana gerek kalmadı. İnsanlar, benim yapmam gereken her şeyi birbirlerine yapıyor.”

Eskiden yılda bir-iki garip olay duyardık. Şimdi her gün, her saat, her dakika bir yenisine tanık oluyoruz.

Dünya dönüyor ama insanlık sanki tersine evriliyor.

Benim okurlarıma tavsiyem açık:

Uyanık olun.

Herkese hemen güvenmeyin.

Kimseyi “melek” sanmayın — çünkü onlardan pek kalmadı.

Benden söylemesi…

Hoşça kalın.