Değişmiyor… Hava sıcaklıkları her yıl olduğu gibi bu yıl da kavurmaya devam ediyor. Ülkenin Güney şeridinde olmamız ve ekvatora olan yakınlık nedeniyle,ilimiz, 5 aylık sıcak hava atmosferinin etkisinde temiz ve serin havaya olan özlemini sınırsızca yaşama ihtiyacı duyumsuyor.
Ayrı bir konu olmakla birlikte ilimizin Hava Kirliliği sorunu yaşadığını, ülkenin değil dünyanın hava kirliliği alanında ilk sıralarında olduğunu biliyoruz. Çaresi belli olan bu sorunun altında yatan çözüm noktası da yeşil alanlar, temizlik ve ağaçlandırma olduğunu belirtmek gerekiyor.
İlginç olan diğer bir nokta da Güneydoğu illeri arasında bulunan Batman, kurak ve sıcak iklim tipinin mağduru olmasına rağmen diğer iller gibi bilinçli bir değişime açık değil. Az da olsa başta Diyarbakır olmak üzere Urfa, Gaziantep illerinin de aynı iklime sahip olmasına rağmen yeşil alanlar konusunda tecrübeli ve hassas olduğu görülüyor. Çünkü yönetim kültürü ve halk bilincinin temiz havaya, yeşil kuşağa, ağaçlandırma ruhuna önem verdiği görülüyor.
Gaziantep örneğini vermek uygun olacaktır. Zira insan yapımı parklar, Yeşil Vadi gibi kilometrelerce süren alanlar, yeşillendirme çalışmaları, ağaç dikilmesi ve bakımı konusundaki hassasiyet aynı sıcaklık oranlarına sahip olmasına rağmen serin ve temiz ortamlar yaratıyor.
Konu biraz bilinç meselesi olmakla birlikte yerel hizmet kültürünün canlılığı ile de alakalı bir durum.
Halkımız ve ilimiz nüfusunu oluşturan gayri resmi rakamlara göre 500 bin sayısı için yaşam alanlarının güvenliği kadar rahat ve temiz ortamları da kalite olarak yakalaması gerekiyor. Her zaman verdiğim örneği tekrar dile getirmek istiyorum: TPAO tesislerinin mevcut hali ile şehir merkezinin koşulları arasında ne gibi farklar var?
Dağlar kadar… Çünkü yeşil alanlar, temizlik, serin ortamlar almış başını gidiyor. Tam da il merkezinin ortamında aranan yaşam alanlarının uygun koşulları mevcut!
Bu yüzden Mayıs ayının ilk günlerinden itibaren başlayan ve Ekim ayının ilk haftasına kadar süren kavurucu sıcaklarda aranan tek şey serin ve sulu ortamlar olmakta. Tabi tek kaçış noktası da haliyle sulu ortamlar olmakta. Yani Nehir kenarları, Kıra Dağı, Hasankeyf, Angebire, Beyaz Su ve hatta Tatvan gibi kilometrelerce yolculuk yapmayı gerektiren arayış noktalarına gitme çabası kaçınılmaz oluyor.
Şehir merkezi için çözüm ise belli: Havuz
Önemli bir eksiklik aslında…
Çünkü 5 aylık dönemde yüksek kazanç sağlayan, yılın tamamında işlemeyen ama hizmette olduğu sürede yıllık gelir oranını yüksek yüzdeliklere çıkaran önemli bir kazanç kapısı. Yetmediği görüldüğü gibi bu alanda çok alternatife ihtiyaç hissedildiği ortada olduğundan, Havuz olayının ilimiz açısından ticari bir mantığa bürünmesi gerekiyor.
Çocuklar gibi büyükler de ve hatta kadınların da gideceği havuz adresi az olduğundan serinliğe ve suya olan açlıküst sınırlarda. Koca şehirde kadınlar için gidilecek havuz ortamı çok az. Alın size yatırım yapılarak para kazanılacak bir seçenek!
Havuz sektörüne eğilmek ve kazanç sağlayan yatırımlara dönüştürmek yatırımcıyı mutlu edecek sonuçlar verecektir. Zira mevcut havuzlar dolup taşıyor ve hala ihtiyaca cevap veremiyor.
Bir de işletmecilik çok önemli. Tesis kurmak ve masa başına oturmakla iş bitmiyor. Havuzun fiziki donanımı, temizliği, kabinler, duşlu ve şezlonglar, giysilerin korunması, kantin hizmeti, fiyat oranı, havuz suyunun belli günlerde klorlanması, arıtılması, kirlenmesinin önlenmesi çabaları hastalıklar ve hizmet kalitesi açısındanpüf noktalarını önümüze koyuyor.