Paylaşmak denince aklıma eskiler gelir. Zengin fakir ayırt etmeden yapılan paylaşımlar..
Paylaşmayı, sadece ihtiyaç sahibi bir insana veya kuruma destek olarak görmemek lazım. Bir insanın maddiyat dışında sevgiye, ilgiye, psikolojik desteğe veya güzel bir anı yaşamaya da ihtiyacı olabilir.
Paylaştığımızda başka insanları mutlu edersiniz ve siz de mutlu olursunuz.
Mesela yaptığımız bir yemeği komşumuzla paylaşmak, elimizdeki simidi yanımızdaki arkadaşla bölüşmek veya tanımadığın biriyle paylaşabilmek.
Arta kalan yiyecekleri sokak hayvanlarıyla paylaşmak, Okuduğumuz kitabı, Giymediğimiz kıyafetleri ihtiyaç sahibi birileriyle paylaşmak, misafirine ikramda bulunmak, hatta güzel sözcükleri bile kullanmak paylaşmaktan insan olmaktan geçer.
Paylaşım hususunda en güzel örneği, peygamberimizin şahsında görebiliyoruz. İhtiyacı olana elindekini verdiği gibi, kendisinde olmadığı zaman, başkasından ödünç alarak ihtiyaç sahibine verdiğini müşahede ediyoruz.
Bizler peygamberin izinden gidelim veya gitmeyelim paylaşmayı insanı değer olarak kabul etmek gerekir. Afrika’da ve daha pek çok ülkede açlık var. Yan komşumuzun bile yeri geldiğinde aç uyuduğunu biliyoruz. Çoluk çocuğumuzun beş çift ayakkabısı varken, bir başka çocuk yamalı ayakkabı giymekte.
Her insan aynı şartlara sahip değildir.
İnsanlar zaman, zaman biri diğerine ihtiyaç duyar halde olabilir. Maddi ve manevî yönden birinde olmayan imkân, diğerinde olabilir. Toplumda dengeyi sağlamak, huzur ve mutluluğu yakalayabilmek için karşılıklı dayanışma içinde olmak o denli önemlidir.
Ve bizler paylaşan bireyler olarak herkese örnek olmak gerekiyor. Özellikle çocuklarımıza ki bu döngüyü devam ettirmek ve sağlama açısından örnek olalım.
Paylaşan ve paylaşabilen güçlü bir toplum olma dileğimle.