Her şeyin bir hikayesi olduğu gibi,

Ramazan Orucunun da bir hikayesi vardır.

Her işimize Besmele ile başladığımız gibi

İşte aynen öyle de oruç

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Rahmetiyle  başlar.

Önce rahmet rüzgarları eser,

Sonra iner o rahmet yüklü bulutlardan

Yağar susamış olan kurak gönüllere,

Rahmet yağmurları

Ve doldurur İnşirah ile…

 

Mağfiret ile devam eder hikaye

Af olunurlar;

Rahmet yağmurlarıyla ıslanmış olanlar,

Dil orucu, göz orucu tutanlar

Teslim olanlar,

Gözden yaş akıtanlar,

Pişman olup kapıya gelenler…

 

Cehennemden azad olmakla da son bulur…

Kurtuluş haberi verilmiş,

Güneş doğmuştur.

Bu hikayenin kahramanı olan,

Mümin gönüller için…

Evvelinde sabır, gözyaşı ve teslimiyet  bulunan bu hikaye,

Yerini sürura, mutluluğa, sevinç gözyaşlarına bırakır.

Nihayetinde ise Cennetin Reyyan kapısında biter.

Ne mutlu ki  Reyyana talip olanlara

Ne mutlu ki  kapısından geçecek olanlara…

 

İşte Rahmet günleri geçti.

Mağfiret günleri ise bitmek üzere,

Acaba rahmete nail olup,

Mağfirete layık görüldük mü?

Bu hikayenin sonu,

Cehennemden azad olmakla biter mi?

 

Evet! Eğer orucun mana yüklü ruhunu idrak etmişsek,

İdrak edip eyleme dökmüşsek,

Bu serüven mutlu bir son ile bitecek.

 

Nedir orucun manası?

Oruç bir arınmadır.

Bir kalkandır.

Bir diriliş hareketidir.

Nefisle mücadeledir.

Aşıkın “Maşuka” teslimiyetinin ifadesidir.

Sabrı ve sebatı öğreten bir mekteptir.

Sevginin somutlaşmış ifadesidir.

Kulluğu ispattır.

Bir ruh oluşturmaktır

Bu ve daha bir çok mana ile

Oruç aç kalarak,

Ruhu ve kalbi beslemektir.

 

Bu manaları bilerek sesleniyoruz:

Ey oruç!

Getir bize Rahmetini, mağfiretini, kurtuluşunu…

Getir bizi kendimize,

Çağır rahmet yüklü bulutlarını.

 

Sezai Karakoç’un diliyle sesleniyoruz:

Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslâm baharı

Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından

Kevser içir, âbıhayat boşalt kristal bardağından

Susamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına…