Ceza, normal olana uymayanı ayıklamak ve kontrolsüz olmasını engellemek amacıyla alınan tedbirler bütünüdür. Çünkü ortada bir sistem bozukluğu, yolunda gitmeyen bir düzen, kontrol dışı hareket eden canlılar veya zarar doğuran bir kaynak vardır. Önemli olan ceza ile zarar veren her türlü etkeni ortadan kaldıracak tedbirlere yönelmektir.

Normal olmayana karşı zorla uygulanan yaptırımlar olup, yapılan kötü bir eylemin karşılığıdır.

Yaptırım yani müeyyide, ceza gibi zorla dayatılan değil, karşılığında yükümlülük ve sorumluluk doğuran uygulamalardır. Sınırlar belirlemek ve belirlenen ilkelere göre hareket edilmesi istenen genel kurallar bütünlüğüdür.

Ceza kavramı, yaptırım uygulamasının bir türü olarak caydırıcılık yaratması beklenen bir alandır. Zorla veya dayatma ile suçun-zararın önlenmesi amacıyla kötü olanı ortadan kaldıracak bir işleyiş sağlama hedefi gözetilir.

Örneğin, hırsızlık yapılmaması veya cinayet işlenmemesi için alınan kanuni ve yasal tedbirler yaptırım kavramı ile açıklanırken; Hırsızlık yapılması veya cinayet işlenmesine karşılık verilen her türlü zorlama ve kısıtlama (hapis, para cezası, idam, yasaklama vb.) seçeneği ceza ile ifade edilir. Bu yüzden ceza en eski yaptırım unsuru ve caydırıcı önlem olarak uygulanan toplumsal bir işleyiş tarzıdır.

Yani ceza, suçlu olanın ve suç unsuru ortaya koyanın kendisine uygulanan bir yaptırım çeşididir. Bu şekilde kitlesel hayatlar, toplumsal yapılar ve insan toplulukları, kötü eyleme geçmeme adına birbirlerinin özgürlüğünü zedeleyecek-yok edecek girişimlerden uzak durmayı amaç edinecektir.

 Eğitim sisteminde de ceza-ödül bağlantısına verilen önemin nedeni budur ve yaptırım ilkeleri ile davranışların iyi olana yönelmesi için ceza seçeneği bireylerin önünde sakınılması gereken etmen olarak durmaya devam eder. Ayrıca ceza zarar vermek ayrımcılık yapmak, birilerini üzmek, birilerinin canını yakmak için kullanılmaz, istenmeyen eylemin ortaya çıkmaması sağlanır. Bu yüzden cezalandırma seçeneği bağlayıcı, adil, herkese eşit uygulanacak şekilde ayarlanmalıdır.

Ortaya çıkan kadın ve çocuk istismarları, cinayetler, yolsuzluklar, rüşvet, uyuşturucu, kayıt dışı kaçak, mafya örgütlenmeleri gibi suç unsurlarının temelinde ceza almaktan korkmayan bir psikoloji vardır. Hukuk kurallarının yanında toplumsal dokumuzun ana bileşeni olan ahlaki ve dini ilkelerin etkisi ile yasal çerçevede oluşacak olan ceza sistemi sayesinde adil bir yaşam alanı yaratılabilir.

Cezalar uygulama alanlarına göre kişinin hayatına, özgürlüğüne, mal varlığına, insani haklarına yönelik olarak özgürlüğü kısıtlayıcı özellikler taşır. Yaptırımlar da ise daha çok yasal çerçevede takibi yapılan İcra (borcunu ödemeyenin borcunu zorla ödemesini sağlama), Tazminat (zarar gören kişiye zarar veren tarafından para veya mal ödenmesi), Geçersizlik (yapılan işlemlerde yasal şartların sağlanmaması sonucu iptal olması), Zor Alım (suç unsuru yaratan mal veya eşyaya el konması), İdari İptaller (kişi veya gruplara zarar veren işlemlere son verilmesi) gibi çeşitlerden oluşur.

Son zamanlarda “Af Paketi” kavramının sık kullanılması sonucu hükümet tarafından taslağı hazırlanan ve Meclis’ e sunulan, mahkûmların kaderi olacak “Salıverme” ya da “Kısıtlı Özgürlük” uygulaması yoğun bir çevre tarafından dört gözle bekleniyor. Çünkü on binlerce mahkûm ve ailesinin beklentileri (Ki tüm tutuklu sayısının 3/1’ ne denk geliyor), uygulanması gereken bir “Af Yasası” programının bir an önce sonuçlanması ve dışarı salınması üzerine kurulu.

İki yıldan beri gündemde tartışma konusu olan Af konusu, muhalefet kanadıyla mağdur birey-ailelerinin karşı direnci ile bir kenarda çözümsüz olarak beklerken, ortaya çıkan Koronavirüs Salgını nedeniyle hararetli bir şekilde tekrar tartışılarak “Yasa Tasarısı” haline geldi. Çünkü toplu hayat ve sosyal mesafe kavramlarının çok kullanıldığı ve sağlık anlamında alınması gereken tedbirlerin ilk maddesinde bulunan uygulama için ilk akla gelen mekânlar okullar ve eğitim kurumları olurken, Hapishaneler de kafa karıştıran ortamlardan biri oldu.

Toplum vicdanında kalıcı izler bırakan suçların faili olan Cinsel Suçlar, Kasten Adam Öldürme, Kadına Karşı Şiddet, Terör ve Uyuşturucu Madde Suçları kapsamındaki mahkûmları kapsamayan tasarının sosyal vicdanımızda rahatsızlık yaratmaması öngörülüyor.

Birçok ayrıntısı olan ve hangi kesimleri kapsayacağı belirlenen paket tasarısının dikkat çeken bir noktası da Açık Ceza Evi’ nde olanların, tekrar dönmek şartıyla, 2 aylık süre ile izinli sayılarak evlerine gitmeleri.

Yaptırım ve Ceza’ larda önemli olan ilke “Islah” kavramı olurken, “Pişmanlık” ve “İkinci bir şans” beklentisi ile hem mahkûm hem de ailelerinin içinde bulunduğu psikolojik, ekonomik ve sosyal şartların ağırlığı da sorgulanması gereken alanlardan bir tanesi.

Beklentiler, suç unsuru eylemlerin tekrarlanmaması ve Kamu Hakkı ile yaşam alanlarının vaz geçilmezi olan “İnsan Hakları” boyutlarının ön planda tutulması üzerinedir.