MUTLULUKLAR ÜLKESİ AFGANİSTAN (2)

1985 yılında Mekke’de Kabe’nin işgaline katılan ve Suudların Koçu veya sapancısı olan Ladin’in 39 oğlundan biri olan Usame bin ladin ortaya çıktı. Bu baskına katılanlar hepsi idam edilirken Usame Bin Ladin babası ve kardeşleri hatırına idam edilmedi fakat sınır dişi edildi. Usame Bin Ladin öbür Araplar gibi parasını alıp Avrupa’ya yerleşmedi, o Afganistan dağlarında El Kaide adlı bir örgüt kurup Afganistan’daki bu savaşa müdahil oldu.  ABD ve müttefikleri bundan yararlandılar  ve sonunda Ruslar geldikleri gibi arkalarına bakmadan kaçtılar. Onları destekleyen yerli iş birlikçiler bir bir yok edildi ama hiçbir zaman Afganistan rahat olmadı.

1994 yıllarda Kandahar vilayetinde, Mola Muhammet Ömer liderliğinde gelişen ve tamamen yöredeki Medreselerin talebeleri yani öğrencilerden oluşan, Taliban adı ile anılan  bu hareket, ilk başta Pakistan ve körfez ülkeleri tarafından desteklendi, ama bunlar Afganistan’a bir dırım oldu, bu olaylara  tuz biber ekti.

Ateşe benzin döktü, şimdi artık sahada Ruslar yok, bu sefer savaş tamamen Afgan halkının arasında gelişmeye başladı, hepimizin malumudur. ABD’de ikiz kuleler saldırısından sonra ABD tekrar Afganistan’a girdi yaklaşık 20 sene kalmasına rağmen Taliban’ı bitiremedi  ve sonunda Ülkeyi onlara bırakmak zorunda kaldı.

Burada işin garip tarafı bizler hep ABD ve batılı ülkeleri suçlarız. Evet onlar kendi sorunlarını çözüyorlar, ama kendimiz kendi sorunlarımızı çözebiliyor muyuz?  İslam ülkeleri hangi sorununu kendi aralarında hal edebildiler ki, batılılar müdahale etmesin.

Saddam Kuveyt’e girdi Araplar ne yaptılar, ABD’den yardım istediler, bu gün İslam coğrafyasının bir çok köşesinde iç savaşlar dramlar yaşanıyor, çözüm için batılılara koşuşturuyoruz.

İslam birliği adlı bir kuruluş var, bunların bir projesi var mıdır, bir girişimleri var mıdır? Kocaman bir hayır. İşin kötü tarafı bazı halkı Müslüman olan bölge ülkeleri de bu durumdan faydalanıyorlar, istikrar yerine kendi çıkarlarını öne çıkarıp, işi yokuşa sürüyorlar.